Yetersizlik Hissi

“İhtiyacım olan her şeye sahibim.” bir Japon sözü.

Sosyal Medya Gerçek Hayatı Sunuyor Mu?

Birkaç gün önce dekorasyon üzerine bir youtube kanalının içeriklerini izlemeye başladım. İlk bir iki videoyu izlediğimde içimi ferahlatan evler oldu; ama izlemeye devam ettiğimde yetersizlik hissini körüklediğini düşünüyorum.

Yetersizlik hissi kişisel sabotaj yöntemlerimizin temellerinden biri. Ve sosyal medya hepimize mükemmeli sunuyor. Mükemmel fizikler, mükemmel evler, mükemmel ilişkiler…

Kendi sosyal medyam beni ne kadar yansıtıyor? Haftaiçi 8-17 mesai yapan, stresli bir sektörde çalışan, bilhassa korona süreci ile birlikte pek çok planı aylardır gün saydığı hayalleri yerle yeksan olan birisiyim. Instagramıma bakıp yaşadıklarımı, hissettiklerimi çözümleyebilmek ne kadar mümkün? Instagram’da sadece enerjimi yükselten, ilham vereceğini düşündüğüm, baktığımda beni ve başkalarını mutlu hissettirecek şeyleri paylaşıyorum.

Hayatımı, sorunlarımı, siyasi ve hayata dair tepkilerimi, bayram seyran kutlamalarımı, sinirimi genel olarak instagrama vs. yansıtmam pek mümkün değil.(bunu yapabilen varsa yadırgamam) Orası benim için bir galeri, mini bir sergi ve bu tür içerikler var.

Dolayısıyla sosyal medyada bir hesaba, videoya, fotoğrafa kapılıp giderken bu gerçeklikten kopmamak gerekir. Gördüğümüz hesapları bir küp olarak düşünebiliriz. Küpün bile 6 adet yüzü var. Gördüğümüz şey sadece bir yüzeyi, o kişiye dair sadece minik ipuçları veren bir parça. O kişinin gerçeği değil, tamamı değil.

Ve eğer gerçekten sürekli olarak bir “yetersizlik hissi”ne sürükleyen hesaplara kendimizi maruz bırakıyorsak durumu fark edip uzaklaşmak şart.

Karşılaştırma Hatası

Peki farz edelim ki x’in, y’nin hayatı mükemmel. Harika evleri var, harika statüleri var, harika çocukları var. Bu bizi neden ilgilendirsin?

Başta bahsettiğim dekorasyon kanalını izlerken zihnim bir süre sonra gördüğü güzellikleri  kıyaslamaya başlıyor. Benim oturduğum evin tavanı neden bu kadar yüksek değil? Benim neden kocaman bir terasım yok? Benim neden antika eşyam yok?(sevmem bile) Neden neden neden?

Normalde nerede yaşarsam yaşayayım evini, odasını vs. çok seven biriyim. Ve özellikle de şu süreçte evimden nefret etmek istemem.:) Bloguma da az çok göz atarsanız minimalizm ve hayatı sadeleştirmeye dair adımlar atmaya çalışıyorum. Son iki senedir tüketim konusunda kendimi bilinçlendirmeye uğraşıp hayatıma anlam katacak -seyahat gibi, kursa gitmek gibi- uzun vadeli şeylere para harcamaya gayret ediyorum. Bir “yarış” hissi uyandıran değil, gerçekten hoşuma gidecek, kalite hissini yaşatan anlamlı şeyleri almaya çalışıyorum. -ki kolay değil ve hala uğraşıyorum.-

Şunu kabul etmeliyiz ki her zaman daha iyisi ve daha kötüsü var. Başkalarının sahip oldukları ile kendi sahip olduklarımız arasında bir korelasyon yok. Çoğu zaman hepimiz kendi emek ve odak noktalarımıza göre kazanımlar ve kayıplar yaşıyoruz. Başkalarının sahip oldukları şeyler bizim kontrolümüzde değil.

Biz sadece zihnimiz değiliz. Bir yoga dersinde hocamız anlatmıştı, elinle burnunu ve ağzını kapatıp zihninle nefes almamaya karar verdiğinde bir süre sonra bayılırsın. İstediğin kadar “nefes almayacağım” diye tepin, düşün… Özünde bir yer “ben buradayım” der ve duruma hakim olur. Zihin sürekli bir şeyler fısıldayabilir. Olumsuzluklar saçabilir. Susturmaya çalışmak, bastırmak iyi bir yöntem olmayabilir; ama bu anları fark etmek iyi bir başlangıç adımı. Zihin=ben katmanından çıkıp, “söylediklerinin farkındayım; ama çoğu zaman fena sallıyorsun” diyebilmek iyi geliyor bana.:)

Tüketim Döngüsünden Çıkmak

Artık her şey tüketime yönlendiriyor. Karşımıza çıkan reklamlar, afişler, viral videolar her şey… Kendi blogumda dahi otomatik reklam alıyorum.

Kilo vermenin çözümü daha çok renkli tayt alıp spor salonuna yazılmak değil.

Mutlu olmanın yöntemi evi pahalı objelerle donatmak değil.

“Ben ne istiyorum?”

“Bunu gerçekten istiyor muyum? Yoksa kıskançlık ya da gösteriş hissiyle kendimi baskı altına mı alıyorum?”

Kendini bilmek ve kendi ihtiyaçlarını tanımak, kıyasıya rekabet döngüsünün farkında olup bazen seyirci kalmayı başarabilmek ve bu hususta kendini tebrik etmek de değerli.

Olumluya Odaklanmak

Hepimiz bu yaşımıza kadar bir sürü şey için emek verdik. Bir şeylerden vazgeçtik, hatalar yaptık, doğru adımlar attık hayat böyle bir döngü. Her zaman böyle devam edecek. Ve kendimizi paçamızdan aşağıya çekmek yerine “ben değerliyim”, “bu zamana kadar yaptıklarım çok değerli”, “kendimi ve hayatımı küçümsemem doğru değil” diyebilmek, “hayatın getirdiklerini ya da başkalarını kontrol edemem” diyebilmek, kötü hissettiren durumlarda bile “evren benim yararıma çalışıyor” enerjisine inanmak, deneyimin güzelliğini hissetmek, kendimize en sevdiğimiz insan şefkatiyle, anlayışıyla yaklaşmak… Bunlar daha yardımcı olgular.

Pollyanna gibi “lalalalaaaa her şey ne kadar mükemmel” diye dolaşmaktan bahsetmiyorum. Bunu gerçekçi bulmuyorum. Ama “öfkeli şirin” de değil.:) İkisinin ortasında bir yeri bulmak, dengeyi bulmak belki de. Bazen kendimize çok hor davranabildiğimizi düşünüyorum. “Hooop o kadar da değil” diyebilmek kontrolü ele almak iyi hissettiriyor.:)

Son olarak şansa ve mucizelere inanırım; ama sihirli bir değnek de yok. En güzel başarılar uzun vadede, emek harcanan konular; acı ve sancılarla yoğrulup ulaşılan şeyler. Sabır, çalışma, süreklilik… Neye kendimizi adarsak onu geliştiriyoruz.

Hizmetler: Koçluk almak ister misiniz?

Soru ve görüşleriniz için; İletişim sayfasından ya da yorum kısmından bana ulaşabilirsiniz.

7 Replies to “Yetersizlik Hissi”

  1. Instagram kullanmayı bıraktım. Facebook zaten kullanmıyorum. Twitter’İda bırakmayı düşünüyorum. Özellikle instagram insanın kendini diğer kışılerle kiyaslayip mutsuz olduğu bir ortam. 1 haftadir ınstagram kullanmıyorum hiçbir eksiklik olmadı hayatımda aksine daha huzurluyum.. Sosyal medya olumlu yönde kullanıldığında faydali.

    1. Ben de sadece instagramı aktif olarak kullanıyorum. Fakat blog, vlog gibi konularla ilgilenenler için daha fazla kişiye ulaşabilmek adına sosyal medya hesapları gerekiyor.

  2. Bu süreçte farkında olmadığımız çoğu şeyi oldukça realistik ve içten bir şekilde aktarmışsınız, keyifle okudum. Emeğinize sağlık 🙂

  3. Tam da ihtiyaç duyduğum yazı. 👏👏 Kişisel sosyal medya hesabım olmadığı için blogum için açtığım Instagram hesabı bana tam olarak böyle hissettiriyor. Sosyal medya gerçekten normalde önemsemediğimiz şeylere odaklanmamıza ve modumuzun düşmesine sebep oluyormuş.

    1. Evet modu düşüren şeylerin farkına varabilmek, belki takip etmemek ya da “%100 bir gerçeği yansıtmıyor” diyebilmek faydalı. Bir şeye yeni başladığında kendini o konu için yıllardır efor harcayan kişilerle kıyaslamak doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

Biraz da siz kar(g)alayın!

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.