An itibariyle sıcaklık -1, Londra karlı ve kaldığım yerin kaloriferleri çalışmıyor.(birkaç haftadır) Görevlilere sebebini ve ne zaman düzeleceğini sorduğumda “İki mühendis ilgileniyor. Ne zaman düzeleceğini bilmiyoruz.” dediler. Tartışsam da fayda etmeyeceğini bildiğimden bir sakinlik geliyor insana. 🙂 Bu sakinliğimin 4 sebebi daha var;
- Minik de olsa elektrikli bir ısıtıcı sağladılar.
- Henüz denemedim; ama İngilizce tartışabileceğimi düşünmüyorum. 🙂
- Yakında bir süreliğine İstanbul’a dönüyorum.
- Hala dün izlediğim Dr Phil Stutz etkisindeyim.
Londra görsellerine yazımın son kısmında tekrar döneceğim.
Podcast
Master yapıyorum ve sınav dönemlerim yaklaştı. Türkiye’deki eğitim sisteminden alıştığımın aksine burada sınav denen şey araştırma, okuma, izleme ve sonucunda birkaç bin kelimelik yazı yazma üzerine kurulu. Şu an çalışmak dışında her şey ilgimi çekiyor. 🙂 Ve şu sıralar bu konuda inanılmaz kendi kendimi “ikna” yöntemlerim var.
Birkaç yeni İngilizce podcast dinledim. Genelde İngilizce dinliyorum ki “en azından kaytarsam bile İngilizce bir şeyler duyarım” diye düşünüyorum. 🙂
- The Tim Ferris Show – Seth Godin ile söyleşi yaptıkları 45 dakikalık podcasti dinledim. Seth Godin, The Dip Kitabı ile ilgili daha önce yazı yayınlamıştım. Podcast de ilgimi çekti, belki tekrar dinleyip Blog’a önemli kısımları aktarırım belki de aktarmam bilemiyorum.
- Super Soul – Oprah’ın podcast kanalı favorilerimden biri. Fulfillment kavramıyla ilgili derlemeleri dinledim.
- Kwik Brain – Jim Kwik’in podcast kanalı. Not alma ile ilgili The Whole Brain Mehtod For Taking Notes podcastini dinledim. Yine bloga içerik oluşturabilecek konulardan biri.(Günlük Tutmak İçin 6 Farklı Yöntem)
Wednesday Dizisi
Dün Instagram’da “fantastik yapımları izlemeyi sever misiniz?” gibi bir anket yapmıştım. Büyük çoğunluk seviyor. Bu tür benim favorim sayılmaz aslında; ama kendi dünyamdan çıkmak, hayal gücünün sınırlarını zorlayan insanların ürettiklerine tanık olmak keyifli.
Bazı karanlık ve canavarlı sahneleri sıkılıp ileri sararak izlesem de son günlerin popüler dizisi Wednesday’i genel olarak sevdim. 🙂
- Duyduğunun hiçbirine gördüğünün yarısına inan. – Edgar Allan Poe
- Cehennem başkalarıdır. – Satre
- Başkalarının seni tanımlamasına izin vermemek bir yetenektir.
- En ilginç bitkiler gölgede yetişir.
Diziden akılda kalan birkaç müzik;
- Paint it black – Cello Version – Diego Mitre (Çello çaldığı parça)
- Goo Goo Muck – Dans sahnesi 🙂
- Nothing Else Matters – Apocalyptica, çok severim
- Four Seasons – Winter: 1. Allegro Non Molto(Vivaldi)
Dizi Romanya, Bükreş’te çekilmiş.
Karlı Bir Londra Sabahı
Sabah çok erken saatte etrafı beyazlar içinde görünce çıkmaya üşendim aslında. Ama sanırım pandemi hepimizi bir parça değiştirdi. (Tabii ki ders çalışmama motivasyonu da eklendi 🙂 ) “Londra’da tekrar kara denk gelir miyim, gelsem bile boş olur muyum?” gibi sorular zihnimi meşgul edince doğrudan giyinip çıktım. İyi ki de çıkmışım. Zaten kartpostallık bir şehir, karla birlikte tam görsel şölene döndü.
Lokasyon olarak Greenwich’i seçtim. Hem Pazartesi günü sakin olur, ulaşımım rahat hem de en kötü ihtimal “Greenwich Park’ta karlar erimemiştir” diye düşündüm.
Blog’u dijital dergim gibi gördüğüm için, ileride açıp bakmak adına fotoğrafların bir kısmını ekleyeceğim. Fazlasına aşağıdaki linke tıklayarak Instagram’dan erişebilirsiniz.
Bir de yazıyı noktalamadan önce beni güldüren bir detay, az biraz kar yağsa bile insanlarda inanılmaz bir “kardan adam” yapma azmi var. Sadece küçük çocuklar değil, epey yetişkin pek çok kişiyi kardan adam yaparken görüyorum. Boş duramıyoruz galiba? Ya da “gel biraz çocuk olalım” türünde bir şeydir.:)
Soru ve görüşleriniz için; İletişim sayfasından ya da yorum kısmından bana ulaşabilirsiniz.
).push({ google_ad_client: "ca-pub-6457023738627603", enable_page_level_ads: true });
7 Replies to “Z Raporu: Karlı Londra-Podcast-Wednesday”