İlham Çağırmadan Da Gelir Mi?
Geçtiğimiz günlerde bir yayın izliyordum, “Newton’un kafasına elma düşünce yer çekimini bulmuş, tamam da bu adam bir gün önce de iddia oynamıyordu, zaten bilimle ilgileniyordu.” gibi güldüren bir cümle geçti.
Okul hayatından aklımızda kaç bilgi kaldı bilmiyorum. Ama Arşimet’in hamamda yıkanırken suyun üstünde kalan hamam taslarına bakıp suyun kaldırma kuvvetini bulduğu anlatılmıştı. Her iki hikaye de o dönem bünyemde “vaaay be ne kadar da zekiler” etkisi yaratmıştı.
Burada bir bağlam eksikliği var. Dersi anlatan eğitmenler bu insanların gece gündüz kendilerini bilime adadıklarını, zaten bu konular üzerine çalıştıklarını altını doldurarak anlatsa buluşlarının şans ya da salt zeka ile bağlantılı olmadığını daha iyi idrak edebilirdik. 🙂
Klasik bir cümle var; “yazar olmak istiyorsan yazı yazmalısın.” Neyi büyütmek, dönüştürmek istiyorsan onunla ilgili pratiğe geçmen gerekmez mi?
Oturduğun yerden ilham gelir mi? (Bu gerçek bir soru 🙂 )
Hiç kendinizi sanat ile donatmak istediniz mi?
Ben istedim. Ara ara da istiyorum. Sanırım önümüzdeki aylarda bu isteği eyleme geçirebilecek kadar vaktim olacak.
Doğum günümde(bir iki gün önce) yeni bir şeye başlamak istedim. Ve Jack London-Martin Eden kitabına başladım. Uzun süredir yeri geldi kitaplığımda yeri geldi monstera(deve tabanı bitkisi) saksısının altında durdu kaldı.
Merakla başladım başlamasına; ama roman okumaya çalıştığım an uykum geliyor. Ben de eş zamanlı olarak “Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Sanat Fikri” kitabını da okumaya karar verdim. Tarih öncesi sanat ile başlayıp günümüze kadar uzanan 50 sanat akımını/fikrini 4’er sayfa ve okuması çok keyif veren bir basımla sunan bir kitap.
Okurken uçup gitmesini istemediğim bilgiler olduğunu fark ettim ve “Kültür Günlükleri” adı altında bir deftere başladım. Ne de olsa günlük tutmak bizim işimiz. 🙂 Kültür günlüğü yerine kültür günlükleri ismini verdiğime göre devamının geleceğine inanıyorum.
Not alarak okumak bana inanılmaz keyif verdi. Acelem olmadığı için kitapta geçen bazı bilgileri araştırarak okuyorum. Mümkün olduğu kadar derinleşmek istiyorum. Defteri sadece kitap için değil kültürel gelişimime katkı sağlayan ve not almak istediğim her bilgi için kullanacağım aslında.
“Geliştirilmiş ve eyleme geçirilmiş bir düşünce sadece fikir olarak kalandan daha önemlidir.”

İlgilendiğiniz bir şey yenisini tetikliyor, E.H. Gombrich eseri olan “Sanatın Öyküsü” kitabını da çok merak ediyorum ve evde bulunmasını istiyorum. Fakat ekonomi maruldan, benzine her şeyi vurduğu için orijinal kitabın fiyatı 370-450 bandında değişiyor. 🙂
-Mıyorum
Z-raporumun sonuna gelirken şu “yapamıyorum”, “edemiyorum” konusuna değinmek istedim. Kültür mü dili oluşturuyor, yoksa dil mi kültürü?
Günlük hayatta hep bir yapamama hali kulağımıza çalınıyor. Etrafımız;
- Kitap okuyamayanlar
- Vakit bulamayanlar
- Erken kalkamayanlar
- Şekeri bırakamayanlar
- …
Onlar ve bunlar ile dolu. Biz de muhtemelen öyleyiz.
Halbuki bu yakındığımız konular içerisinde gerçekten “yapamadığımız” çok az şey vardır. “Yapamıyorum” değil “yapmıyorum”dur onun gerçeği.
Ne fark eder dersek? Bahanelere sığındıkça kendi sorumluluğunu üstlenmeyen, bilinçli seçimlerinin farkında olmayan bir toplum haline geliyoruz.
Kontrolünün altındaki seçimleri fark ettiğinde, kendi kendine bir es verip “ben bunu gerçekten yapamıyor muyum, yoksa yapmamayı mı seçiyorum” diye sorduğunda belki eylemini bile değiştirecek gücü bulacaksın.
Yazıyı bitirirken dip not: TDK yer çekimi diye yazmış. Bu sebeple ben de böyle kullandım. Ama yerçekimi kullanımı daha yaygın bilemiyorum.
Hizmetler:Profesyonel Koçluk almak ister misiniz?
Soru ve görüşleriniz için; İletişim sayfasından ya da yorum kısmından bana ulaşabilirsiniz.