Geçmiş aylarda Özgüveni Yükselten Şeyler ile ilgili yazı yayınlasam da bu seride en önemli noktayı es geçmek istemedim. Ve “öz” konusuna değineceğim. Her konuda özgüvenli olabilir misiniz? Ben olamam. Olmalı mıyız? Sanmıyorum. Hatta içi boş özgüven tam anlamıyla budalalık.
Fakat kendimize olan sevgi, saygı ve kendimize verdiğimiz değer için aynı şeyi söyleyemiyorum. Yogada bir mantra var; özümde neysem oyum.
“Kendimi olduğum gibi kabul ediyor ve seviyorum. Ben hatalarımla ve kusurlarımla, iyi ve kötü tüm özelliklerimle birlikte değerliyim. Eksiksiz ve yeterliyim.” diyebiliyor muyuz? Bunu tüm koşullarda dememiz gerekir. “Kendinden nefret etmek dünyayı daha iyi bir yer yapmıyor.” Bize yardımcı ve destekleyici olmuyor.
Hedeflerimizin olması, ulaşmak istediğimiz başarıların olması bizi şu anımızda yetersiz biri yapmıyor. Yeterli hissetmek ya da kendimizi sevmek için kendimizi hırpalamamız gerekmiyor.
Ve hayatta bazı değerleriniz varsa, örneğin; güven, dürüstlük, vicdan vs. ve yetişkin bir bireyseniz patron, anne, baba ya da eşiniz dahi bu değerleri çiğneyememeli. Fedakarlıkla kendini çürütmek arasındaki ince çizgiyi hepimiz bazı koşullarda aşmışızdır. Bir şeylerle, bazen sevgimizle; bazen zorunluluk hissiyle sınanmışızdır. Ama öğrenmek ve her koşulda özü korumak gerekiyor.
Biz kendimizi sevmediğimiz, saymadığımız ve değer vermediğimiz sürece başkalarından üstün bir sevgi, saygı, değer görmemiz maalesef mümkün olmuyor. Hayatı düzgün kılmanın ön koşulu bu.
8 Adımda Özgüven Kazanmanın Yolları
Özgüveni Yükselten Şeyler yazısında özgüven konusu ile ilgili pek çok maddeye değinmiştim. Aşağıda bazı ortak maddelere ve yeni maddelere yer vereceğim;
1)Yeteneklerini geliştir
“One way to build confidence is to build competence.” Bir konuda özgüven sahibi olmak için o konuda iyi olmak gerekir. Bu da zaman gerektirir. Tekrar, tekrar, tekrar çalışmak gerekir. Zorlansanız da devam etmek gerekir.
Sıfırdan bir işe başladığınızda özgüven hissetmek zaman alacaktır. Blogumu ilk açtığımda çok uzun aylar boyunca çevremde sadece iki kişi biliyordu. Onlara da utana sıkıla söylemiştim ve “umarım siteme girmezler” diye dua ediyordum. Şu an ailem, iş arkadaşlarım, çevremdeki herkes biliyor. Konuyu anons etmek için mükemmel bir site kurmayı beklemedim, ama istikrar sağlayıp kendimden emin olmayı bekledim.
2)Hedefini küçük ulaşılabilir parçalara böl
Hedefiniz profesyonel bir fotoğrafçı olmak ve bu işten para kazanmak olabilir. Ama yola sadece bu hedefle çıktığınız zaman muhtemelen iki ayda ulaşamaycağınız için çok uzak ve imkansız gelmeye başlayacaktır. Bu da başarısızlık hissi verir. Onun yerine hedefi küçük parçalara bölmek gerekebilir. Örneğin ilk etapta fotoğraf makinası almak ve ayarlarını öğrenmek. Farklı ışıklarda çekimler yapmak.
3)Sabit ve sürekli bir şekilde çalış
Bu konuya geçtiğimiz hafta Hedefe Ulaşmanın Sırrı: Süreklilik yazısında çok detaylı olarak değindiğim için tekrar üstünden geçmeyeceğim.
4)Küçük başarılarını kutla
Yukarıda özsevgi ve özsaygı konusundan bahsetmiştim. Zaman zaman kendimize karşı çok eleştirel ve acımasız olabiliyoruz. Bunu aşmak için küçük başarıları kutlamak basit pratiklerden biridir. Günlük rutinde o gününüzü gözden geçirip “bu öğlen sağlıklı beslendim.” “toplantıda kendimi iyi ifade ettim.” “işimde elimden geleni yaptım.” “hedefim için 20 sayfa kitap okudum” diyebilmek özgüven oluşturmak için katkı sağlayacaktır. Çünkü tam tersini bol bol yapıyoruz. Özgüven kazanmanın yolları için önemli bir madde.
5)Bakış açını değiştir
“Mucize sadece basit bir algı kaymasıdır.” Gün içerisinde çok fazla olumsuz düşünce üretiriz. Bunların en azından bir kısmının farkına varıp yerlerine sizi destekleyen düşünceler koymak faydalı olacaktır. Yazı yazmak bu konuda iyi bir pratik.
“Vücudum konusunda özgüvensizim, kimsenin beni görmesini istemiyorum.” demek yerine, “vücudumu seviyorum; çünkü güçlüyüm ve koşup, yürüyüp pek çok harika şey yapabiliyorum. Bana dikte edilen güzellik limitlerine uymak zorunda hissetmiyorum.” yazmak ve bunu her gün her gün tekrar etmek beyne iyi bir mesaj olacaktır. Özgüvensiz hissedilen ve kendini aşağılar nitelikte kurulan her konu bu şekilde pratik edilebilir.
6)Kıyaslamayı bırak
Kimseden iyi olmak zorunda değilsiniz. Herkesin kendi hikayesi var. Karşılaştırma yapmanızın uygun olduğu tek kişi kendinizsiniz. 5 yıl önceki halinizden iyi misiniz? Gelişim gösteriyor musunuz? Kendinizi başkaları ile karşılaştırıp eleştirdiğinizde bu düşüncelerin size zarar verdiğini ve destekleyici olmadığını biliyorsunuz. Üstelik çoğu zaman gerçeği de yansıtmıyor.
7)Odağını değiştir
Güçlü yanlarınıza, kendinizle ilgili sevdiğiniz konulara odaklanın ve güzel yanlarınızı yazın. Ses kaydı yapın. Bu konuda bir oyun var, 3-4 kişi bir araya gelip maddeler halinde birbirinizin sadece iyi özelliklerini yazıyorsunuz. Tuhaf bir şekilde sizin hiç aklınıza gelmeyen özellikleri başkaları sizin için yazabiliyor. Özgüven kazanmanın yolları arasında gösterilebilecek maddelerden biri.
8)Enerjini korumayı öğren
Enerji kemirgenlerinden, sizi sürekli aşağıya çeken kişilerden, sürekli olumsuz konuşanlardan uzak durun. Hayatınızdan çıkaramıyorsanız bile kulaklarınızı kapamaya çalışın ve iletişiminizi limitleyin. Sosyal medyayı aktif kullanıyorsanız o alanda da sizi kıyaslamaya iten, kötü hissettiren konulardan uzak kalmaya çalışın.
***
Her daim gelişmek, yükselmek zorunda değiliz. Hayat bazen iyi gidecektir, hatta bazen mucizevi güzellikler olabilir. Bazense tamamen yokuş aşağı gider. Bazen aynı rutinler aylarca, hatta yıllarca tekrar edip durur. Ne uzalır ne kısalırız. Bazen hastalıklar, aksilikler yakamızı bırakmaz.
“C’est la vie”, hayat bu!
Hayat böyle bir şey. 🙂 Yine de hayal kurmak çok güzel, bir şeyler istemek çok güzel, ulaşmaya çabalamak çok güzel. Bizi ayakta tutan şeyler bunlar.
Yavaş yavaş ısınma turlarını bitiriyorum. Henüz yeni yıl kararlarımı netleştirmesem de ara sıra bir yerlere not alıyorum. Yeni Yıla Hazırlık Serisi‘nde son 2 hafta. 2020 pırıl pırıl bir yıl olsun. 🙂
Hizmetler:Koçluk almak ister misiniz?
Soru ve görüşleriniz için; İletişim sayfasından ya da yorum kısmından bana ulaşabilirsiniz.
Hiç bu açıdan hayatın kısa olduğunu düşünmemiştim. Belki de başarı odaklı bir çocuk olarak yetiştirildiğimden ve yetişkinliğimde de kendimi hep bu yönde kırbaçladığımdandır.
Yeteneğimin veya ilgimin olmadığını farkettiğim konularda bile hırs yapıp kendimi zorlamam, yine de başaramıyorsam üzülmem belki de bu yüzdendir. Hatta kendimi hem kendimle hem de başkalarıyla kıyaslamam da kesin bu yüzdendir 😊
Şaka bir yana özellikle “yazma” konusunda yeteneği olanlara çok özeniyorum. Kendim için denemekten daha fazlasını yapsam da olmuyor, şöyle senin gibi “su gibi akan, içine çeken metinler” yazamıyorum. Bu konudaki yeteneksizliğimi kabullenmek zoruma gittiğinden sürekli üzerine gidiyorum. Belki bir süre daha denerim, olmazsa iyi bir okuyucu olmayı deneyeceğim. Şimdilik dur ben biraz daha yazayım 😊😊
Sevgiler
Yorumlar gayet akıcı.:) Yazamadığına vs. inanmamı bekleme. Kurgu nasıl yazılır bilmiyorum; ama zihnimdekileri yazıya dökmek benim için nefes almak gibi bir şey. O içinde varsa durduramazsın bence.😊 Hırs başarıyı da getiriyor bazen. Bazı konularda hırs eksikliğini çok hissetmişimdir. Başarısızlığı kabullenememek güzel bir hayat duruşu bence. Ama yorucu. Ve hem üşengeç hem de keyfine ve rahatına çok düşkün biriyim.😂 Bazen bırakıverince daha güzel şeyler getirebiliyor hayat.😊
Sevgiler 💫
Bu seriden çok etkilendiğimi ve faydalandığımı söylemeliyim. Ama özlelikle bu yazıda bişey takıldı aklıma.
“… Ben hatalarımla ve kusurlarımla, iyi ve kötü tüm özelliklerimle birlikte değerliyim.” Elbette ki öyleyiz. Her birimiz biricik ve değerliyiz. Bunu kabul edip, kendimize söyleyebilmemiz de çok kıymetli. Hepimiz öz şefkati hakediyoruz. Ama gerçekten eksiksiz ve yeterli miyiz? Ya da şöyle sorayım eksiksiz olmak iyi bir şey mi? Bana eksiklerini kabul edip, zayıf yönlerini güçlendirme çabası daha kıymetli geliyor.
2020’nin hepimizce pırıl pırıl bir yıl olması için gösterdiğin çabayı çok değerli buluyorum.
Teşekkürler ve kocaman sevgiler 🙂
Merhaba Pınar, öncelikle seriyi beğenmene sevindim ve temenniler için çok teşekkürler.😊 Aslında paralel düşünüyoruz belki ben biraz yazıdaki kelimeleri gözden geçirip anlam karmaşasını gideririm. Hepimizin zayıf ve güçlü yanları var. Ama “yetersizlik, eksiklik” hissi çok farklı. Zorunlu eğitim sisteminde matematiğe yatkın olmadığını düşün. Belki sen müzikte çok iyisin; ama rakamlar çok fazla ilgini çekmiyor. Oturdun çabaladın, elinden gelenin en iyisini ortaya koydun ama başkaları 90 alırken 62 alabiliyorsun. Belki kendine inanmadığın için çabalamak dahi içinden gelmiyor. Bu durumda “ben yetersizim”, “benim kafam çalışmıyor” diye hissetmek yaralayıcı. Çok öğrenci bunu yaşıyor. Bazen kendi seçtiğimiz, yeteneklerimizin uyduğuna inandığımız yollarda bile çok başarısız olabiliriz. Eğer o noktada kendimizi sevmezsek ayağa kalkıp tekrar deneme gücünü kendimizde bulamamız zorlaşır. Günümüz dünyasında çok fazla rekabet hakim ve her an bir yetersizlik hissi ile baş etmek zorunda kalıyoruz. Mükemmellik algısıyla boğuşuyoruz. Eksiklik, zayıflık çok kavramsal ve kişiye göre değişen konular. Kendimizi geliştirmemiz gereken alanları tespit etmek, onlar üzerinde çalışmak harika.(içinden geliyorsa) Bu bloga bir nevi bu amaçla yazıyorum. Ama “yeterli” hissetmek kendini geliştirdikten sonra gelmemeli. Zayıflık sebebiyle tıbbi olarak öleceği halde kendini yetersiz hissettiği için anoreksiyadan kurtulamayan insanlar var. Başarısız olabiliriz, hatalar yapabiliriz, giderdiğimiz ya da gideremediğimiz belki gidermek istemediğimiz zayıflıklarımız olabilir. Tüm bu özelliklerimizle ve kusurlarımızla birlikte tam da olması gerektiği gibi biriyiz. Belki beş yıl sonra bambaşka biri olacağız. O zaman da eksiksiziz.
Bir dip not: bazı kişiler belirttiğin gibi zayıf yönleri güçlendirmeye odaklanırken, bazı düşünürler “hayat zayıf yönlerini geliştirmek için çok kısa en güçlü olduğun taraflara yönel” mottosunda.😊
Zaman ayırıp yorum yaptığın için teşekkürler. Çok çok güzel bir yıl olsun benden de sevgiler.💫