Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı orijinal ismiyle “The 7 Habits of Highly Effective People” Stephen Covey’in tüm dünyada milyonlarca adet satan, uğruna kurumsal şirketlerde eğitimler verilen, pek çok kişisel gelişim kitabı gibi “pozitif olun, gülümseyin her şey değişecek” vaadi vermeyen, bu sebeple okuması da diğer kitaplara oranla daha zor olan bir yapıt. Fakat aynı zamanda da Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı için en iyi kişisel gelişim kitaplarından biri diyebiliriz.
Ben yazımda sırasıyla, kitapta bahsi geçen;
- Proaktif ol
- Sonunu düşünerek başla
- Önemli işlere öncelik ver
- Baltayı bile
alışkanlıklarından bahsedeceğim. Fakat kitabın tamamını ve Stephen Covay‘in Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı kitabından sonra yazdığı 8. Alışkanlık kitabını okumanızı şiddetle öneririm. Belki “bir kitap okudum hayatım değişti” demezsiniz; ama bakış açınızı genişleteceğine eminim.
Bana en keyif veren 7. alışkanlık kısmıydı, aşağıdaki içerik linkinden tıklayarak direkt o kısma da ulaşabilirsiniz.
Yazı İçeriği
Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı – Giriş
Pek çok kişisel gelişim kitabı size olumlu düşünerek her şeyi çözeceğinizi vaad eder. Fakat başlangıç seviyesinde tenis bilen bir kişi sadece olumlu düşünerek profesyonelleri yenemez. Sadece tutum ve davranışları değiştirmek geçici çözümler sunar. Kalıcı çözüm paradigmaları değiştirmektir.
“Uzun süre rol yaparsanız er ya da geç rol yapma gücünüz tükenir, foyanız ortaya çıkar.”
“Karşılaştığımız önemli sorunlar onları yarattığımız sırada sahip olduğumuz düşünce düzeyiyle çözülemez. – Albert Einstein”
Sürekli olarak yeteneklerimizi geliştirmeye çalışmazsak seçeneklerimizi ciddi bir biçimde kısaltmış oluruz.
Önce içten dışa yaklaşımı benimsenmelidir. Nedir “içten dışa” yaklaşımı? Atalarımız güzelce özetlemiş, iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır. Mutlu bir evliliğiniz olsun istiyorsanız, pozitif enerji yayan negatif enerjiyi dışlayan biri olun. Daha rahat ve özgür bir işiniz olsun istiyorsanız daha sorumlu, yardımsever, daha fazla katkıda bulunan biri olun. Kendimizi geliştirmeden başkalarıyla ilişkilerimizi geliştiremeyiz.
Kendinize karşı sabırlı olun. Kendini geliştirme süreci hassastır, kutsal bir topraktır. Bundan daha büyük bir yatırım olamaz. Kolayca elde ettiğimiz şeyleri küçümseriz bir şeyi değerli kılan zor elde edilebilir olmasıdır.
Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı – 1. Alışkanlık
Proaktif Ol
Proaktif olmak ne demektir?
Proaktif insanlar sorumluluğu kabul ederler. Davranışlarından ötürü olayları koşulları ya da koşullanmayı suçlamazlar. Bu satırları tekrar okuyorum ve maalesef benim de unutup uygulamakta zorlandığım bir konu. Toplumumuzdaki yapı her şeyi eleştiren ve suçlayan bir düzeyde. Bu kültürle büyüyoruz, yaşıyoruz ve değiştirmek bir an’da olmuyor.
Reaktif(tepkisel) insanlar sıklıkla fiziksel çevrelerinin etkisi altında kalırlar. hava iyiyse onlar da kendilerini iyi hisseder. Hava iyi değilse bu durum tutumlarını ve çalışmalarını etkiler. Proaktif insanlar ise kendi hava koşullarını yanlarında taşırlar. Değerlerine göre hareket ederler ve değerleri kaliteli bir iş çıkartmaksa ya da o gün iyi vakit geçirmekse havayı önemsemezler.
Stephen Covay üzerine sayfalar dolusu yazılabilecek iki söz alıntılıyor; “İzniniz olmadıkça kimse size zarar veremez.” Eleanor Roosevelt
“Biz kendi elimizle teslim etmedikçe onlar özsaygımızı alamaz.” – Gandhi
Bizi başımıza gelenlerden daha fazla inciten şey bunların olmasına isteyerek izin vermemiz, razı olmamızdır.
Bir insan içtenlikle ve dürüstçe “bugün böyle olmamın nedeni dün yaptığım seçimlerdir” demedikçe “başka yol seçiyorum” da diyemez.
Bize zarar veren başımıza gelenler değil, olanlara gösterdiğimiz tepki ve yaklaşımdır.
İnsiyatif almak; zorlayıcı, itici ya da saldırgan olmak anlamına gelmez. Olayların gelişimindeki sorumluluğumuzu kabullenmek demektir.
Stephen Covay bu noktada şu cümleleri yazıyor; “Yıllar boyunca daha iyi bir işe girmek isteyenlere daha fazla insiyatif göstermelerini söyledim. yetenek ve ilgi sınavlarına girmelerini, sektörü hatta ilgi duydukları kuruluşların belirli sorunlarını incelemelerini sonra da yeteneklerinin şirket sorunlarının çözümüne nasıl yardımcı olacağını gösteren etkili raporlar hazırlamalarını önerdim. Çoğu kişi bu tür bir yaklaşımın işe girme ya da yükselmeyle ilgili fırsatları nasıl etkileyeceğini kavrar; ama birçoğu bunu gerçekleştirmek için gerekli adımları atmayı, insiyatif almayı başaramaz.”
Pek çok kişi bir şeyler olmasını ya da birisinin kendileriyle ilgilenmesini bekler; ama sonuçta iyi işlere girenler, sorun yaratan değil sorunlara çözüm getiren gerekeni yapmak için insiyatif alan işini yaparken doğru ilkelere uyan kişilerdir.
İçten Dışa Değişim
Sorunun dışarıda olduğunu düşünüyorsak bu düşünce sorunun ta kendisidir. Proaktif yaklaşım içten dışa değişmektir.
Durumumu düzeltmeyi “gerçekten” istiyorsam, denetimim altındaki tek şey üzerinde çalışabilirim; kendim.
İlgi alanı: Bizim kontrolümüz dışında gelişen değiştiremeyeceğimiz olaylardır.(hava durumu, geçmişimiz vs.)
ilgi alanı geniş olan kişiler “olsaydı” kelimesini fazla kullanırlar.
-daha çok boş vaktim olsaydı
-diplomam olsaydı
-daha sabırlı karım olsaydı
Etki alanı: sorumluluğunu üstlendiğimiz değiştirebileceğimiz olaylar(patronumuzun bize olan tutumu, işimiz vs.)
etki alanı ise “olabilirim“lerle doludur.
-daha verimli olabilirim.
-daha bilgili olabilirim.
-daha gayretli olabilirim.
-daha yaratıcı olabilirim.
Geçmişi Geri Alamayız
Pişmanlık duygusuyla dolup taşanlar için en gerekli proaktif alıştırma belki de şu gerçeği kavramaktır; geçmişimdeki hatalar da oradaki ilgi alanının içindedir. Onları geri alamayız, olmamalarını sağlayamayız, ortaya çıkış sonuçlarını da denetleyemeyiz. Bir hataya gösterdiğimiz tepki ondan sonraki anın niteliğini etkiler. Hatalarımızı hemen kabullenip düzeltmek çok önemlidir. Bunu yaparsak tekrar güçlenebiliriz.
Etki alanımızın hemen ortasında söz verme ve tutma yeteneğimiz yer alır. Aynı zamanda gelişimimizin de özüdür. sözler verip tuttukça, bunlar önemsiz bile olsa içsel bir bütünlük sergilemeye başlarız.
Proaktivite için 30 günlük alıştırma
*30 gün boyunca sadece etki alanınız içinde çalışın. Yol gösterici olun, yargıç değil. Örnek olun, eleştirmen değil.
*Küçük vaatlerde bulunun ve bunlara bağlı kalın.
*Çözümün parçası olun sorunun değil.
*Başkalarının zayıflıklarını tartışmayın. Kendi zayıflıklarınızı da!
*Denetiminiz altında olan şeyler üzerinde çalışın. kendi üzerinizde çalışın, “olabilirim”ler üzerinde…
*Önemli olan başkalarının ne yaptığı ya da yapmadığı değil sizin ne yapmanız gerektiğidir.
*Sorunun dış etmenlerde olduğunu düşünmeye başladığınızda buna hemen son verin.
*Kendi etkinliğimizden, kendi mutluluğumuzdan ve karşılaştığımız sorunların büyük çoğunluğundan biz sorumluyuz.
*Siz ve çevreniz reaktif sözleri ne kadar sık kullanıyor? “yapamam” “keşke”…

Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı – 2. Alışkanlık
Sonunu Düşünerek Başla
Sonunu düşünerek işe başlamak varacağınız yeri iyice belirleyerek başlamak demektir. Şu anda nerede bulunduğunuzu daha iyi anlamak ve attığınız adımların her zaman doğru yönde olmasını sağlamak için nereye gittiğinizi bilmektir.
Bizim için neyin gerçekten önemli olduğunu bildiğimizde, yaşamımız çok farklı olur.
Hayattan Beklentim Ne?
Kişisel misyon bildirgenizi oluşturun. Bir gecede yazılmayabilir. İçinize derinlemesine bir bakış, dikkatli bir analiz ister. çoğu zaman son halini alıncaya kadar tekrar tekrar yazılması gerekir.
Misyon bildirgesi örneği;
- Ailemle, dostlarımla bol muhabbetle vakit geçirmek.
- Kendime bakmak, zinde ve bakımlı hissetmek.
- Düzenli spor yapmak.
- Uykuya daha az değer vermek.
- Kendimi geliştirmek yeni şeyler öğrenmek.
- Karakterli, dürüst, vicdanlı, pozitif, yapıcı davranmak. şikayet etmeyip, başkalarını düşünmeden kendi en iyime odaklanabilmek.
- Seyahat etmek, yeni yerler görmek.
- İyi yemekler yemek, yapmayı denemek.
- Sağlığıma dikkat etmek iyi beslenmek.
- Bol bol sinemaya, tiyatroya, konsere vs. gitmek.
- Çok kitap okumak, güzel şiirler okumak.
- Not tutmak.
- Girişken olmak.
- Dua etmek, şükretmek.
- İstemediğim şeylere kibarca “hayır” diyebilmek, iradeli olmak.
- Karar verdiğim konularda sonuna kadar gitmek.
- Bir tanıdığa, yabancıya, hayvana, doğaya sevdiğim sevmediğim birine çıkar düşünmeden iyi bir şeyler yapabilmek. “iyi ki varsın” diye düşündürebilmek.
***
Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı – 3. Alışkanlık
Önemli İşlere Öncelik Ver
Soru 1: yapabilceğiniz(şu anda yapmadığınız) ve düzenli bir biçimde yaparsanız kişisel yaşantınızda son derece olumlu bir fark yaratabilecek tek şey nedir? (örn. spor yapmak, hobi edinmek?)
Soru 2: işinizde ya da meslek yaşamınızda benzer sonuçlar doğurabilecek tek şey nedir?(örn. koşulları ve insanları düşünmeden en iyisini yapmaya çalışmak)
Başarılı insanların, başarısızların hoşlanmadığı şeyleri yapmak gibi bir alışkanlığı vardır. Onlar da bu işlerden hoşlanmıyor olabilirler, ancak hedefe varma arzularının gücü hoşnutsuzluklarını yener.
Zaman yönetiminde 4 temel kısım vardır;
- Acil ve önemli işler(krizler, çözüm bekleyen sorunlar)
- Acil olmayan ama önemli işler(yetenekleri geliştirmek, yeni fırsatları görmek vs.)
- Acil ve önemsiz işler(hemen cevaplanması gereken bir mail vs.)
- Acil ve önemli olmayan işler(bazı telefon görüşmeleri, ıvır zıvır işler)
*Baştaki iki soruya verilen yanıt 2. yani acil olmayan ama önemli olan işlere denk gelir ve yoğunlaşılması gereken kare bu karedir. Çoğu insan ise zamanın çoğunu 1. kısımda harcıyor daha sonra ise 3 ve 4 ile uğraşıyor. 2. kısım ise hep ihmal ediliyor, erteleniyor.
Nazikçe, gülümseyerek, özür diliyormuş gibi davranmadan “hayır” deme cesaretini göstermelisiniz. Bunu da içinizde alev alev yanan daha büyük bir “evet” olduğu takdirde başarabilirsiniz. Çoğu zaman “iyi”, “en iyi”nin düşmanıdır. şunu aklınızdan çıkartmayın; her zaman bir şeylere “hayır” diyorsunuz. Bunu yaşamınızdaki belirgin, acil şeylere değilse de muhtemelen daha esaslı son derece önemli konularda söylüyor olmalısınız.
Acil olmayan ama önemli olaylara yani 2. maddeye öncelik vermek, yaşamımızı etkili bir biçimde -sağlam ilkelerden oluşan bir merkezden, kişisel misyonumuza dair bir bilgiden yola çıkarak, acil işlerin yanısıra önemli olanların da üstünde durarak- yönetmektir.
Misyonunuz, rolleriniz hedefleriniz, öncelikleriniz ve gelecek planlarınız arasında uyum ve bütünlülük olmalıdır.
Bir alanda başarı sağlarken diğerleri önemsizleştirilmemeli. Aile, iş, sağlık, sosyal hayatta denge sağlanmalıdır.
İkinci madde için, yaşamınıza haftalık çeki düzen vermelisiniz. Günlük planları uygulayıp öncelikleri sıraya dizebilirsiniz, ama asıl hamle haftayı düzenlemektir. Haftalık düzenleme günlük planlamaya oranla daha iyi bir denge ve daha geniş bir bağlam sağlar. Bu konu için Haftalık Rutin Oluşturmak yazımı da okuyabilirsiniz.
Planlama gereciniz size hizmet etmelidir. asla efendiniz olmamalıdır. Sizin için çalışması gerektiğine göre, kendi tarzınıza gereksinimlerinize ve yöntemlerinize göre biçilmiş olmalıdır. Esnetilebilmelidir.
Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı – 7. Alışkanlık
Baltayı Bile
Yedinci alışkanlık Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı kitabında “baltayı bilemek” olarak geçiyor. Ve ağaç kesimiyle uğraşan bir adamın hikayesiyle başlıyor. Adam 5 saattir ağaç kesmekten yorgun düşmüş durumda. Ve bu durumu fark eden biri ona “birkaç dakika ara verip baltayı bilesene” diye öneriyor. Adam ise “Baltayı bileyecek zamanım yok. Ağacı kesmekle meşgulüm” yanıtını veriyor.
Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı Kitabı’nda Stephen Covey, baltayı bilemek metaforunu kendimizi bilemek için kullanıyor. Durun, yavaşlayın ve kendinize yatırım yapın.
Kendine yatırımı da 4 boyutta inceliyor.
- Fiziksel Boyut(Egzersiz, beslenme, stres yönetimi)
- Ruhsal Boyut(Değer belirleyip bağlanma, inceleme ve meditasyon)
- Zihinsel Boyut(Okuma, hayal etme, planlama, yazma)
- Sosyal/Duygusal Boyut(Hizmet, empati, sinerji, iç güvenlik)
Fiziksel Boyut
Fiziksel boyut, yeteri kadar dinlenip gevşemek, doğru besini almak, düzenli olarak egzersiz yapmakla ilgili kısım.
Egzersiz; zaman yönetiminde 2. kare-yani acil olmayan ama önemli olan işler kategorisinde yer alıyor. Ve normalde bir kişinin kendi gelişimi ve hayat gelişimi için en önem vermesi gereken alan 2. karedeki işler. (ilk iki yazıda daha detaylı yer alıyor)
Genellikle fiziksel egzersize vaktimiz olmadığını düşünürüz. Her hafta 168 saatimiz var. İki günde bir kendimize ayırabilecek 40 dakikamızın olmaması çok açıklanabilir bir durum değil. 🙂
Yazar bu kısımda, kalp ve damar sistemi için egzersizin gereklilikleri, esneklik ve güç çalışmaları gibi kısımlardan bahsediyor.
Hayatıma düzenli olarak katamadığım şeylerin başında egzersiz geliyor. Gerçi bunun için bir adım atıp 20 derslik pilatese yazıldım. Fakat bana uygun saatler boş olmadığı için beklemedeyim. 🙂 -Laf aramızda uygun saatin olmamasına seviniyorum galiba 🙂
Ama yazar benim gibiler için şu paragrafı yazmış;
“Hiç egzersiz yapmadıysanız, vücudunuz hiç kuşkusuz karşı koyacaktır. İlk başlarda bundan hoşlanmayacaksınız. Hatta belki de nefret edeceksiniz. Ama proaktif olun. Her şeye rağmen bunu yapın. Koşu yapmaya karar verdiğiniz sabah yağmur yağsa bile, yine de koşun. “Harika! Yağmur yağıyor, sadece vücudumu değil, irademi de geliştireceğim” diye düşünün.”
Ruhsal Boyut
“Ruhsal boyutun yenilenmesi yaşamınızda liderliği sağlar.” Ruhsal boyutta size neyin iyi geldiği, neyin yan etkisi olmayan antidepresan etkisi yaptığı önemli. Bu klasik olarak yoga ve meditasyon da olabilir, dua etmek-ibadet etmek olabilir, müzik dinlemek olabilir, büyük edebiyat yapıtlarına dalmak olabilir… Doğayla iletişim kurmak olabilir.
Ben ruhsal yeniliği yoga ve doğadan şifa bularak hissediyorum. Evimizin yakınında bir koru var. Orda neredeyse dost olduğum ağaçlarım var. Onlara sırtımı dayayıp oturmak, doğanın sesini dinleyebilmek, bol oksijen solumak bana çok iyi hissettiriyor. Eskiden orayı egzersiz, yürüyüş alanı olarak görürdüm; ama artık bir şifa merkezi gibi görüyorum. Doğayla başbaşa kalıp yavaşladığınızda, içinizde bazı hücreler atalarınızın doğadan geldiğinizi, özünüzü hissediyor bence. Bu şekilde bütün günümün stresini attığım oldu.
Kitapta Martin Luther’in şu sözünden alıntılama var; “Bugün yapmam gereken o kadar çok şey var ki, dizlerimin üstünde bir saat daha geçirmem gerekiyor.”
Zihinsel Boyut
Kitapta bu kısımda televizyon(ve artık sosyal medya)dan uzaklaşıp ya da sınır koyup zihnimizi, analitik düşünme becerilerimizi, bilgi birikimimizi geliştirmemiz gereken kısımlara değiniyor.
Kendine yatırımın en önemli kısımlarından birisi de bu. Büyük yapıtlar, klasikler, otobiyografiler okumak, National Geographic gibi kültürel bilinci arttıracak yayınları takip etmek, Ted Talksları izlemek, online ya da fiziksel eğitimlere katılmak, zihinsel boyuta yapılabilecek yatırımlar.
Aynı zamanda yazmanın da bu boyut için önemli olduğu vurgulanıyor. “Düşüncelerimizi, deneyimlerimizi, içgörüşerimizi ve öğrendiklerimizi kaydettiğimiz bir günlük, zihnin berraklığını ve keskinliğini arttırır ve bağlamı genişletir. Duygu ve düşüncelerin daha derinlerdeki düzeyinde iletişim kurmak, iyi düşünme, doğru akıl yürütme ve etkili bir biçimde anlaşımayı sağlama yeteneğimizi geliştirir.”
Savaşların, genaralin çadırında kazanıldığı söylenir. Zihinsel boyut yani strateji boyutu önemlidir.
Günlük tutmak yazısını bırakıyorum.
Sosyal/Duygusal Boyut
Bu kısımda da “önce komşularının sevgisini kazan” düsturundan yola çıkıp, sosyal ve duygusal ilişkileri geliştirmenin, topluma ve başkalarına faydalı bir birey olabilmenin önemlerinden bahsediyor.
Empati ile dinleme, karşılıklı yarar sağlayacak 3. alternatifi her zaman düşünmek, bireylerle iletişimimizi güçlendirmek bu boyutun yatırım araçlarından bir kısmı.
“Hizmet, bu dünyada yaşama ayrıcalığı için ödediğimiz kiradır.” Eldon Tanner
Ben şimdilik burada noktalıyorum. Etkili İnsanların 7 Alışkanlığını tekrar adam akıllı okuma vaktim gelmiş sanırım. 🙂
Kaynak: Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı
Hizmetler: Koçluk almak ister misiniz?
Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir;
Soru ve görüşleriniz için; İletişim sayfasından ya da yorum kısmından bana ulaşabilirsiniz.
24 Replies to “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı”