Bakış Açısını Değiştirmek İçin 8 Öneri

Hepimiz her gün çeşitli biçimlerde abuk sabuk olaylar yaşıyoruz. Biz yaşamasak da ülke gündemi çok parlak ilerlemiyor. Ama yazılarımı hep daha iyi hissetmek, enerjimi yükseltmek ve okuyanlara da aynı şekilde hissettirmek için yazıyorum. Bu motivasyondan yola çıkarak bugünkü konum bakış açısını değiştirmek için 8 öneri.

Bu hafta aklımın bir ucunda hep perspektif konusu vardı, buna da iki arkadaşımla yaptığım sohbet yol açtı. O yüzden konu üzerine birkaç İngilizce makale okuyarak negatif bakış açısını değiştirmek için önerileri yazmaya karar verdim. Yazımda hem okuduğum makalelerden hem de günlük hayatımda aklımda kalanlardan bir derleme yapacağım.

“Uzun bir yaşam sürdüm, pek çok sıkıntım oldu ama aslında çoğu hiç yaşanmamıştı” – Mark Twain

Bakış Açısını Değiştirmek İçin Öneriler

Belirsizlik Sevilir Mi?

Yukarıda bahsettiğim arkadaş sohbetlerinden birinde, gerçekte bir belirsizlikle uğraşan arkadaşım “Ben belirsizliği seviyorum. Bakalım hayat şimdi ne sürprizler hazırlamış, ne challengelarla uğraşacağım diyorum. Hayatta her şeyin belli olduğunu düşünsene ne sıkıcı olurdu” dedi. Ve bunu pür neşe, coşkuyla öyle ikna edici anlattı ki. 🙂

Arkadaşımın aksine belirsizlik pek çok insan gibi benim de en çok canımı sıkan, yıpratan şeydir. Hatta günün birinde bu konu üzerine de yazma planım var. Ama bu konuşmadan sonra bir “tadaaa” anı yaşadım ve “belirsizliği sevmek de bir seçim aslında” diye düşünmeme yol açtı. Bu fikri hemen kabul edip özümseyemem tabii ki. Sonuçta yılların köklenmiş alışkanlıkları var. Ama farkına varmamı sağladı. Ve bu çok güzel bir adım bence.

Dilini Basitçe Değiştir

Diğer arkadaşımla olan sohbette ise kısıtlı bir zaman diliminde bir konuyu yetiştirecek olmaktan dolayı strese girmiştim ve “sadece bir ayım kaldı” diye yakınırken aldığım yanıt “daha bir ayın var” oldu. 🙂

Cümleyi duyduğum an’da duvara toslamış gibi hissettim. Bir aya insanın ne kadar çok şey sığdırabileceği, önümde sadece 1 ay değil, koskoca 30 gün olduğunu idrak ettim. Matematiksel olarak hiçbir şey değişmedi aslında, ama benim bu süreci kat kat daha iyi yönetmeme olanak sağladı. Ve çok daha stressiz, planlı, kendinden emin bir hafta geçirdim. Geçen hafta yazdığım Uzun Vadeli Hedef İçin 6 Öneri derlemesi de faydalı oldu.

“Hayatta her şey bakış açısı.” 

Bakış açısını değiştirmek için 8 öneri
Bakış açısını değiştirmek için 8 öneri

Değiş Tonton

Sanırım 80li yıllardan kalma bir replik, değiş tonton. 🙂 Bir iki yıl önce izlediğim bir TED konuşmasında kişi perspektif değiştirmek için basitçe parmağı şıklatmak gibi bazı sinyallerin işe yaradığını anlatıyordu. Yani gözlükleriyle kabine giren ama bambaşka biri olarak çıkan süperman gibi düşünebilirsiniz. Çok kötü düşüncelerin arasında sıkışıp koltuğa gömüldüyseniz kalkın yüzünüze soğuk su çarpın mesela ve o andan itibaren yeni bakış açınızla konuya baktığınızı hayal edin.

“Titre ve kendine gel” boş bir cümle değil aslında. Bazen gerçekten somut olarak silkelenmeye ihtiyaç duyarız. Bu noktada bolca terleten bir spor yapmak, dans etmek, sanatla ilgilenmek de işe yarar.

Çok sabit bir olumsuzluk döngüsüne girdiğinizde kendinizi cimcikleyin, duş alın, camı açıp derin nefes alın, sadece yan tarafa bir adım atın; ama bir şey yapın ve o fanusun dışına çıkın. Hayatın akışı bizim zihnimizin limitlerinden çok daha farklı.

Hiçbir Şeyin Kalıcı Olmadığını Kabul Edin

Bu aslında okuduğum yabancı kaynaklarda perspektif değiştirmek için önerilen konulardan biri; ama daha önce de yazdığım bir olay aklıma geldi. Bağdat Cadde’sinde karşıdan karşıya geçerken araba çarpan ve uzun süre yoğun bakımda kalan bir eğitmenim oldu. Yoga gibi fiziksel bir aktiviteyi öğretiyordu ve aylarca işini yapamadığı gibi fiziksel gücü tekrar kazanmak da çok zaman isteyen bir süreç.

Ama yaklaşık bir, bir buçuk sene sonra Instagram canlı yayınını izlediğimde “belki arkadaşlarım delirdiğimi düşünecek; ama bazen iyi ki olmuş diye düşünüyorum” dedi. Ona fiziksel ve mental olarak türlü acılar çektiren böylesine bir felaket için bile “iyi ki olmuş” diye düşündüren maddeleri sıralamadı o canlı yayında; ama bunu yaşayan tek örnek hocam değil.

Biz de yaşadığımız an çok kötü(ya da iyi) algıladığımız şeylerin zaman içerisinde nasıl yön değiştirebildiğine defalarca kez tanık olmadık mı?

Bu sebeple hayatta her şeyin akışta olduğunu, değişip dönüştüğünü, iyi ya da kötü diye bir şey olmadığını zaman zaman kendimize hatırlatmamız gerekiyor.

Karşılaştığımız günlük dramların pek çoğu geçici.

 “Her sıkıntı, her başarısızlık, her kalp ağrısı, beraberinde eşit veya daha büyük bir faydanın tohumunu taşır.” – Napoleon Hill

Kendine Soru Sor

Çok olumsuz bir girdaba kapıldığımızda yapabileceğimiz şeylerden biri de sorular sormak.

1.Bu konu/durum için hangi perspektifi seçiyorum?

Evet çok zorlu bir durumun içinde kalmış olabiliriz, ama kendi perspektifimizi bizden başka hiç kimse belirleyemez. Ve bu bilinçle bakış açımıza yön verebilir, kontrolü ele alabiliriz.

2. Bir hafta, bir ay, bir sene sonra bu konuyla ilgili hissim, fikrim tazeliğini koruyacak mı?

3. Bu konunun olumlu yönleri ne olabilir?

Bir olumsuz düşünceyi etkisiz hale getirmek için 6 olumlu düşünceye ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. Bakış açınızda bir değişiklik yaratarak, kendi mutluluğunuz üzerinde derin bir etki oluşturabilirsiniz. Kendinizi sıkışmış hissettiğiniz konularda ya da beyninize hücum eden olumsuz düşüncelerde ısrarla 5-6 pozitif fikir arayın, tekrar edin, yazın.

4.Ben bu olaydan ne öğreniyorum? Bunun sonunda nasıl bir değişim ve kazanımla çıkacağım?

Bu soruların yanıtlarını dürüstçe ve salt negatiflik penceresinden çıkıp verdiğinizde daha yaratıcı düşünmeye başlayıp kendinizi telkin edebilirsiniz. Aklınıza yeni çare ve çözümler gelebilir.

Toksik Negatifler İle Aranıza Mesafe Koyun

Zaman zaman hepimiz düşeriz, kötü hissederiz, gündemden ve yaşadıklarımızdan hatta ve hatta yaşayamadıklarımızdan çok etkilenebiliriz. Üzülürüz, sinirleniriz…

İnsan olmanın en doğal dışa vurumları bunlar. Neticete ot değiliz, duygularımız ve tepkilerimiz var. Ama bir insan 7/24 sadece kötü fikirlerden, dedikodudan, şikayetten besleniyorsa bize ne faydası var? Yukarıda örneğini verdiğim iki arkadaş sohbetinde de telefonu çok mutlu kapattım mesela. Modumu yükselttiler, bana iyi geldiler. Hayatımızdaki insanların genel etkisi tam da bu olmalı. Bizim de başkalarına etkimiz aynı şekilde… Düştüğünüz noktada biraz daha canınızı sıkan, stresinize stres katan toksik kişi ve sohbetlerden uzak kalmaya çalışın.

 Sizi Besleyen Şeylerle İlgilenin

Toksik negatiflikten uzak kaldıktan sonra yapılabilecek güzel şeylerden biri de olumlu bakış açınıza katkı sağlayacak konularla ilgilenmek. Faydalı makaleler okumak, TED konuşmaları izlemek, youtube kanalları takip etmek, podcastler dinlemek. Zihninizi açacak, bakış açınızı genişletecek, sizi mevcut çerçeveden çıkaracak şeylerle ilgilenmek.

Şükür konusunu günlük hayata katacak ritüeller de pek çok kaynakta önerilmiş. Şükür günlükleri tutmak, güne iki üç şükür cümlesiyle başlamak gibi…

“-malı/meli” Kalıbını Bırakın

Bir yoga eğitiminde hocamız, “xx yapmanız gerekli” diye bir cümle kurup “aslında gerekli demek yanlış bir ifade yapsanız iyi olur diye değiştirelim” demişti.

Eğitimi alalı 3 yıl geçmesine rağmen bu cümle bende farkındalık oluşturdu. Gün içerisinde “yapmam gerek” diye kendimi şartladığım zaman cümleyi “yapsam iyi olur” diye değiştirdiğimde konuyu yumuşatmış hissediyorum. Zorunluluk olmaktan çıkarıp kendi seçimimi hatırlıyorum. Hayatta gerçek anlamda zorunlu olduğumuz, kapana kısıldığımız çok az şey var aslında. Kalan her şey bizim seçimlerimiz. Ama değilmiş gibi davranıyoruz. 🙂

***

Güzel bir quote ile yazımı sonlandıracağım.  Aralık sonuna kadar haftalık yazı sıklığımda bir düşüş yaşanabilir. Yeni yıl ile birlikte eski rutinime döneceğim tabii ki.:)

Hayatın %10’u başımıza gelenlerden, %90’ı ise onlara nasıl tepki verdiğimizden oluşur.

İlgili yazılar;

Soru ve görüşleriniz için; İletişim sayfasından ya da yorum kısmından bana ulaşabilirsiniz.

Biraz da siz kar(g)alayın!

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.