Simyacı bir Paulo Coelho eseri, orijinal ismi O Alquimista. Yıllar önce okumuştum; fakat geçtiğimiz aylarda kitapçıda dolaşırken İngilizcesi versiyonuna rastlayıp aldım. Böylelikle ilk kez Simyacı ile çapraz okuma yapmış oldum. İngilizce seviyeniz orta seviyedeyse, ara sıra sözlüğe bakarak Simyacı’yı rahatlıkla okuyabilirsiniz.
Simyacı kitabındaki olay akışı bana zaman zaman fazla spiritüel, dinsel ve abuk sabuk gelse de:) öyle cümleler var ki, bunları okuyup özümsedikten sonra başka bir kişisel gelişim kitabı okumanıza gerek yok.
Aşağıya bu cümlelerin bir kısmını ve kendi notlarımı yazacağım. Ama kitapta beni vuran birkaç hikaye oldu, sırf onlar için bile okumanızı öneririm. (bloga aktarmıyorum)
Yazı İçeriği
Simyacı Kitabı Altı Çizili Cümleler
- Sürekli görüştüğümüz kişiler yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar. Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır. Çünkü herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini harfi harfine bildiğine inanır. Ne var ki hiç kimse kendisinin kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez.
Karga Notu 1: Üzerine düşünülecek bir cümle. 🙂 Gerçekten de insanlar yönünü, hayat amacını, nereye gitmekte olduğunu vs. bilmez; ama konu başkalarının hayatı, yaptıkları, istekleri ve hayalleri olduğunda yargıları, fikirleri, tespit ve değiştirme çabaları her daim vardır. Belki de başkalarının kendi hayatınızla ilgili fikirlerini dikkate alırken 10 kere düşünmeniz gerekir.
- Gençlik evresinde her şey açık seçiktir, her şey mümkündür ve insan hayal kurmaktan, hayatında gerçekleştirmek istediği şeylerin olmasını istemekten kormaz.
Karga Notu 2: Arkadaşlarımla zaman zaman artık eskisi gibi hayaller kuramadığımızı, büyük hayallerin korkuttuğunu konuşuruz. Yaş ilerledikçe, insanın zihnindeki limitler çok fazla artıyor ve potansiyelinin çok daha azına razı gelebiliyorsun.
- Dünyanın Ruhu insanların mutsuzluğuyla beslenir. Ya da mutsuzluklarıyla, arzuyla, kıskançlıkla. Kendi kişisel menkıbesini(hayat amacını) gerçekleştirmek insanların biricik gerçek yükümlülüğüdür. Her şey bir tek şeydir. Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar.
Karga Notu 3: Pek çok kişisel gelişim kitabında geçen “karma” konusu Simyacı kitabında defalarca kez geçiyor. “Neyi gerçekten istediğine dikkat et; çünkü gerçekleşecek”
- Ana karakterin tüm parası çalındıktan sonra → Ne yapacağım? Daha katı olacağım ve bir insan bana ihanet ettiği için de artık kimseye güvenmeyeceğim. Kendi hazinemi bulamadığım için gizli hazine bulan herkesten nefret edeceğim. Ve bütün dünyayı kucaklayamayacak kadar küçük biri olduğum için sahip olduğum az bir şeyi her zaman korumaya çalışacağım.
Karga Notu 4: Bu da o kadar tanıdık ki. 🙂 Bir insandan kazık yediğimizde suçu bütün insanlığa mal edebiliyoruz. 🙂 Ya da bazı olaylarda gözlemlersiniz insanlar zengin kişilerden içten içe nefret eder, mutlu kişilerden nefret eder. Hastalıklı ve iyileştirilmesi gereken bir psikoloji…
- Ben de herkes gibiyim. Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum.
- Evrenin sözcüklerin ötesinde bir dili var.
- Öyle zamanlar vardır ki, insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez.
- Bir şey yerken yemekten başka bir şey düşünmem. Yürüdüğüm zaman da yürüyeceğim, hepsi bu. Savaşmak zorunda kalırsam, ölüm şu gün ya da bu gün gelmiş vız gelir tırıs gider. Çünkü ben ne geçmişte, ne de gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen, mutlu bir insan olursun. Hayat yaşamakta olduğumuz andan ibarettir ve sadece budur.
Karga Notu 5: İnsanların uzun uzun kitaplar yazdığı “an’ı yaşama” felsefesini tek bir paragraf ile çok güzel özetlemiş aslında. “Mutlu insan saçını tararken saçını düşünen insandır.”
- Bu dünyada her şeyin bir anlamı var, atmacaların uçuşuna varıncaya kadar. Bir kadına duyduğu aşk için de derin bir minnet hissetti; “İnsan sevince,” diye düşündü, “nesneler daha çok anlam kazanıyor.”
- Geleceği nasıl seziyorum? Şimdinin işaretleri sayesinde. Gizin kökü şimdidedir; şimdiye dikkat edecek olursan, onu iyileştirebilirsin. Ve şimdiyi iyileştirebilirsen, daha sonra gelecek olan da iyi olacaktır. Geleceği unut.
- Cesaret evrenin dilini arayan bir kimse için en büyük erdemdir.
- “Kötülük insanın ağzına giren şey değil oradan çıkandır” dedi Simyacı.(şarap konusu geçtiğinde)
- Aşkın bir kişinin kişisel menkıbesinin(hayat amacının) peşinden gitmesine engel olmadığını anlaman gerekiyor. Böyle bir şey söz konusu olduğu zaman bil ki Evrenin Dili’ni konuşan Aşk değildir bu, yani gerçek Aşk değildir.
Karga Notu 6: Ben bu cümleye aşık oldum. Pek çok ilişkide gözlemlemiş ya da birebir yaşamış olabilirsiniz insanlar aşkı bahane ederek sizin bütün hedeflerinizden, hayallerinizden vazgeçmenizi isteyebiliyor. Gerçek aşk sevdiği kişinin hayallerini, isteklerini, onu mutlu eden şeyleri destekleyen birlikte formüller, yöntemler arayan kişidir.
- Kişisel menkıbesinin kendisini yaşamadan sadece sonucuna odaklanan insanlar o sonuca ulaşamazlar.
- Kendi yüreğini dinle. Yüreğin her şeyi bilir, çünkü Evrenin Ruhu’ndan gelmektedir ve bir gün oraya geri dönecektir.
- Sevdiğimiz zaman olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman.
- Bir keşiş Simyacı’ya küçük bir iyilik yapar ve karşılığında Simyacı oldukça cömert şekilde altın verir. Keşiş bu durumu “benim cömertliğimin çok ötesine giden bir hediye” diye yorumlar. Simyacı’nın cevabı ise “Böyle konuşmayınız. Hayat söylediklerinizi duyabilir ve gelecek sefere daha azını verebilir” der.
Karga Notu 7: En sevdiğim kısımlardan birisi bu oldu. Neye inandığımızın pek de önemi yok, ister Allah, ister Evren; hayatın çok çeşitli yöntemleri ve sınırsız kaynakları var. İnsanın kendisini büyük şeylere layık görmesi, çok isteyebilmesi, zihnindeki limitleri kaldırabilmesi önemli. İstediğimiz şey bizim için zor olsa da hayatın yasalarında o kadar zor olmayacaktır. 🙂 Önemli olan blokaj koymadan istemek, çabalamak ve inanmak.
Gerçekte kendi kişisel menkıbesini yaşayan kişiye karşı hayat cömerttir.

Oprah Winfrey & Paulo Coelho Söyleşisi
Hazır Simyacı kitabından bahsetmişken Paulo Coelho’nun, Oprah Winfrey ile yaptığı ve çok keyifle dinlediğim bir podcast söyleşisine yer vereceğim. Daha önce hiç Paulo Coelho söyleşisi dinlememiştim, aksanlı bir İngilizcesi ve neşeli bir karakteri var.
Bu ilham veren, kan akışımı değiştiren sohbeti elimden geldiğince çevirip sizinle de paylaşmak istedim. Umarım aynı keyfi alırsınız. Akıcı yazmak adına sohbeti aşağıdaki başlıklara ayıracağım;
- Simyacı kitabının hikayesi
- Yazar olma süreci
- Hayata dair tavsiyeler
Simyacı Kitabının Hikayesi
Kaç günde yazıldı? 2 hafta.(beni şaşırttı açıkçası)
İkinci kopyasının basımı 6 ay sürmüş ve yayınevi satılmadığı için tekrar basmak istememiş. Paulo Coelho kitaba güvenmeleri konusunda ısrar etse de ikna olmamışlar.
“Eğer bir şeyi gerçekten istersen tüm evren sana yardım eder.” (Simyacı‘da bol bol geçen bir cümle)
Yayıncı kitabı basmamaya karar verdiği için Paulo C. , Brezilya’da bir yayıncı ile görüşmüş kitabın satmadığını ama güvendiğini söylemiş ve nasıl olduysa adam ikna olmuş. 3 yıl sonra Brezilya’da yarım milyon kopyası basılmış.
Oprah Winfrey, kendi tv şovuna Madonna’yı konuk ettiğinde Madonna en etkilendiği kitabın Simyacı olduğundan bahsetmiş.(o dönem kitap henüz Amerika’da popüler değilmiş ve Oprah da bunun üzerine okumuş) Bill Clinton, Julia Roberts gibi ünlüler de bahsetmişler; fakat kitabın asıl satış patlaması The New York Times yazdıktan sonra gerçekleşmiş.
Şu an Simyacı dünyada pek çok dile çevrilmiş ve 65 milyondan fazla satılmış. Ülkemizde de en çok satanlardan.
Oprah Winfrey: Kitabı tekrar okudun mu?
Paulo Coelho: Pek çok kez.
Oprah Winfrey: Bu kitap fenomen olduktan sonra bir daha aynı şekilde ses getiren bir eser yazamayacağından korkmadın mı?
Paulo Coelho: Hayır. Simyacı hayatta bir kez olabilecek bir şey.
Oprah Winfrey: Kitabı yazarken nerede başlayacağını ve nerede biteceğini biliyor muydun? (kitabı okumuş olanlar daha iyi anlayacaktır)
Paulo Coelho: Kilise vs. kısımlarını planlamamıştım, nerede başlayıp nerede biteceğini biliyordum.
Simyacı’yı Amerikalı dağıtımcıya ilk sunduğunda kitabın ismini beğenmemişler. Kitapta Simyacı olmadığını söylemişler. Kitabın son kısmında var; ama ana konu Simyacı karakteri değil. Çok kişinin simyayı bilmediğini söylemişler. “Çoban ve hayalleri” ismini koymak istemişler. :):) Fakat Paulo C. Simyacı konusunda ısrarcı olmuş.
Paulo Coelho’nun Yazar Olma Süreci
Paulo Coelho: Yazar olmaya karar verdiğimde, ailem yazar olmamam için her şeyi yaptı. Mühendis olmamı istiyorlardı. Sonra umutlarını kaybettiler. “Oğlumuz deli” demeye başladılar.
Oprah Winfrey: Neden?
Paulo Coelho: Yaşıtlarım otoriteye itaat ediyor. Üniversiteye gidiyor. Avukat, mühendis oluyor vs.
Oprah Winfrey: O dönem yazar olmak istediğini biliyor muydun?
Paulo Coelho: Artist olmak istiyordum. Buna katlanamadılar. Utanç verici buldular. Deli olduğumu düşündüler. Brezilya’da dönem de kötüydü, askeri baskı vardı ve hiçbir şekilde desteklemediler. Ek olarak kendilerini suçlayıp iyi eğitim veremediklerini düşündüler.
Oprah Winfrey: Bu süreçte kendinle ilgili ne öğrendin?
Paulo Coelho: Ben deliyim, istediğim her şeyi yapabilirim. İnsanlar deli olduğumu düşünüyor ve istediğim her şeyi yapabilirim. 🙂
Süreci anlatıyor: “Şarkı sözleri yazmaya başladım. Ve çok fazla para kazanmaya başladım. Etkilenmeye başladılar. Kızkardeşim kuralları takip eden bilimkadınıydı. Çok çalışıyordu. Hükümet için çalışıyordu. Kimya mühendisi vs. ama onun 10 katı kadar kazanmaya başladım. Ailem şaşırdı ve biraz da rahatladılar.
Paulo Coelho daha sonra hipi oluyor. Ve seyahat süreci başlıyor. Yazarlığı “kendisi olmasını sağlayan şey” olarak tanımlıyor. Seyahatleri ise özgür hissetmesine sebep olmuş.
O dönem; insanlarla ilk tanıştığında “neler yapıyorsun”(mesleğin ne) sorusunu “yazarım” diye yanıtladığında, hangi kitabı yazdığını soruyorlarmış.(doğal olarak 🙂 ) “Üzerinde çalışıyorum” diyormuş. (fakat tamamen yalan atıyormuş herhangi bir kitap yazma çalışması yokmuş)
Kendi kendine şunu söylüyor; “Yazar olmak istiyorsun ama yazmıyorsun. Eğer yazar olmak istiyorsan yazmalısın. Bu kadar basit.”
Daha sonra Paulo Coelho bir dönüşüm sürecine giriyor. Parası var, evli, tv’de işi var. Fakat mutlu değil. Tutku duyduğu şeyi yapmıyor. Eşiyle konuşuyor “Pek çok kişinin hayal ettiği şeylere sahibiz ama kendi hayat amacımı gerçekleştiremiyorum” diye düşünüyor. Sahip oldukları 75bin doları alıp seyahat etmeye başlıyorlar. (Simyacı’da olduğu gibi kişisel menkıbesi için yola çıkmış aslında.)
Pek çok insanın kişisel hayat amacını bildiğini ama bunun için bir şey yapmadığını söylüyor. (Simyacı kitabında Mekke’ye gitmeyi hayal edip, parası olduğu halde bu hayali gerçekleştirmeye korkan tüccar örneği veriliyor.)
En önemli konu “ne istiyorum” sorusuna karar vermek. Paulo C. yazar olmak istediğini biliyor, ama bilmenin yetmediğinden bahsediyor. İstiyorsan bir şeyler yapmalısın.
İlk kitabını yazıp yayıncıya gösterdiğinde “bu satmaz” yanıtını almış. O durumda iki seçenek var; ya “doğru söylüyor, tekrar yeni bir kitap yazabilirim” diyebilir ya da “bu kitaba inanıyorum ve bu kitap için savaşacağım gerekirse bu süreç için öleceğim” diyebilir. Paulo ikincisinin seçiyor. Bence üçüncü ve daha kötü bir seçenek de var, çoğumuz bunu seçiyoruz, o da tamamen vazgeçmek.
“Tanrı’nın dili dünyanın dilidir.”
Hayata Dair Tavsiyeler
İnsanlar kurban olmak ister. Başarılı olmak istersen evren yardımcı olur. Nasıl düşündüğüne bağlı, nasıl projeksiyon yaptığına, hayal ettiğine bağlı.
Oprah Winfrey: Her insanın kişisel bir amacı olduğuna inanıyor musun?
Paulo Coelho: %100 inanıyorum. Kişisel menkıbe “dünyada olma sebebin”. Hayatta sana tutku verecek tek şey budur.
“Hazır değilim” “Doğru zamanı bekliyorum.” “Aileme bakmam gerekiyor” bunlar tamamen bahane. Seni seven insanlar seni mutlu görmek ister, nefret ettiğin bir işte vakit geçirmeni istemezler. -çok para kazandırsa bile-
“Hepimizin burada olmasının bir sebebi var. Eğer burada olma sebebimiz konusunda doğru adımları nasıl atacağımızı bilmiyorsak bile, kendimize ve amacımıza yeteri kadar dürüst olduğumuz sürece Evren/Tanrı/Allah vs. size rehberlik yapacaktır.”
Paulo için en önemli soru (Tanrı’nın önemsediğine inandığı soru) Yeteri kadar sevdin mi? Sadece aşk değil. Kalbini açtın mı? Tamamıyla herkesi, her şeyi sevdin mi?
Oprah Winfrey: Pek çok insan hayalini kaybediyor.
Paulo Coelho: Hayallerini kaybetmiyorlar. Gizlemeye çalışıyorlar. Bu sebeple günümüzde çok fazla yıkıcı insan var. Hayalleri olduğunu biliyorlar. Ama yeteri kadar cesaretleri yok. Gerçek cesaret korkundan bağımsız olarak adım atmaktır. Çünkü çok fazla korku var.
“Çok fazla yazar gördüm. Dünya çapında fantastik kitaplar yazıp yazmayı bırakanlar var. Simyacı benim en çok satan kitabım ama hala yazmaya devam ediyorum.”
“Her şeye sanki hayatında ilk kez görüyormuş gibi bak. sonra ne öğrenmen gerekiyorsa öğren”
İşaretler her yerde. İşaretleri takip etmeyi öğretemezsin, sadece öğrenebilirsin. Evren doğru yolları gösterir.”
Oprah Winfrey: İlerlemek için cesaretin öneminden bahsediyorsun. Cesaret ne kadar önemli?
Paulo Coelho: Cesaret spiritüel yeteneğimiz için sahip olmamız gereken ilk şey. Dünyanın dilini anlamak için gerekli en önemli şey.
Oprah Winfrey: Dünyanın dilini nasıl tam anlamaya başlarız?
Paulo Coelho: Cesur olarak.
Bir zen gurusunun sözünden basediyor “eğer bir şey istiyorsan kenara çekil, onlar sana gelecek”
Paulo Coelho henüz hiç ünlü değlken günlüğüne “Ünlü, saygı duyulan biri olacağım. Yüzyılın kitabını yazacağım” yazısını yazmış. Jim Carrey de ünlü olmadığı dönemde kendisine 10 milyon dolarlık çek yazıp cebinde taşımış. İkinci söyleşi bu vurgularla başlıyor.
“Projeksiyon yapmak, hayal etmek gerçek simya bu.”
Paulo Coelho; “küçük düşünürsen dünyan küçük olur, büyük düşünürsen dünyan büyük olur” diyor.
“Simyacı’yı yazdığımda emin değildim; ama iyi bir enstrümana sahip olduğumu biliyordum.”
“Herkes bu olasılığa sahip.”
Daha sonra şu olayı anlatıyor; 2011 yılında yakın bir arkadaşının babası kalp krizinden ölmüş ve kadın paronayak olmuş. Herkesin bu hastalıktan öleceğine dair korkuya kapılmış. Çevresindeki herkesi stres testi yapması konusunda zorluyormuş. Paulo “her gün yürüyorum, sağlıklı bir yaşamım var, çok yemiyorum. Stres testine ihtiyacım yok” dese de dinletememiş ve doktora gitmiş. Doktor ise “30 gün içinde öleceğini” söylemiş.
Oprah korkup korkmadığını soruyor, Paulo’nun yanıtı; “Sürpriz yaşadım, korkmadım korkacak zamanım yoktu.” 🙂
“Yarın da ölebilirim.” diye düşünmüş. “Eğer yarın ölürsem hayatımın yarısından fazlasını sevdiğim kadınla geçirdim. Evrende kaç kişi bunu yaşayabiliyor? Her şeyi yaptım, tamamıyla çılgın, delice yaşadım. Pişman olacak hiçbir şeyim yok. Hayallerimi yaşadım. Yazar olmak istedim ve yazdım. Yarın öleceksem, öleyim.”
Oprah Winfrey: Aldığın dersler?
Paulo Coelho: Çok dersler aldım. Ama hala öğreniyorum.
Oprah Winfrey: Öldükten sonra ne olacağını düşünüyorsun?
Paulo Coelho: Bilmiyorum, hala yaşıyorum. Öldükten sonra söyleyebilirim.:)
Oprah Winfrey: Dünyanın neye ihtiyacı var?
Paulo Coelho: Sevgiye, aşka.
Oprah Winfrey:En büyük tutkun?
Paulo Coelho: Yaşamak. Her günü farklı bir günmüş gibi yaşamak.
Oprah Winfrey:Tamamıyla An’da kaldığın(şimdiyi yaşadığın) gün?
Paulo Coelho: Her gün. Bunun için gayret ediyorum.
Kendime soruyorum:
1)Yeterince sevdin mi?
2)Her günü farklı bir gün gibi yaşıyor musun?
3)Sana sunulmuş bu ömrü korku ve kaygıyla mı geçireceksin?
Kaynak: Oprah’s Supersoul Conversations podcast
Hizmetler: Profesyonel Koçluk Almak İster Misiniz?
Yazım burada sonlandı. 🙂 Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir;
- Atomik Alışkanlıklar
- Osho Korku Kitabı
- Şimdi’nin Gücü
- En İyi İnce Kitaplar Listesi
- Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı
- Dijital Minimalizm Kitabı
Soru ve görüşleriniz için; İletişim sayfasından ya da yorum kısmından bana ulaşabilirsiniz.