Evde iki farklı Mutlu Olma Sanatı kitabı var. Biri Bertrand Russell’ın diğeri ise Arthur Schopenhauer’un kitabı. Ben yazımda Arthur Schopenhauer kitabını ele alacağım. Uzun zamandır tekrar tekrar okuyabileceğim bir başucu kitabım yoktu, Mutlu Olma Sanatı ile onu bulmuş oldum. 🙂 Kitap sadece 50 sayfalık kısa klasiklerden fakat çok değerli bilgiler barındırıyor.
Kitapta 45 hayat kuralı var. Bazısı kısa cümlelerle bazısı daha uzun paragraflarla açıklanmış. Ben okurken stoacılık, makyavelizm gibi kavramları da merak ederek onlara dair de kısa kısa bilgiler edindim. Yaşadığımız çağda her ne kadar “internet” dediğimiz olgu dikkatimizi dağıtan bir hal alsa da bilgiye anında ulaşabilmek müthiş bir his. Yazımda kitaptaki birkaç kesite ve filozların, düşünürlerin sözlerine yer vererek hayatı gözden geçireceğim. Ama emin olun kitap çok çok daha fazlasını içinde barındırıyor, doğru zamanda okumanızı öneririm.
Mutlu Olma Sanatı – Ünlü Düşünürlerin Sözleri
Acıdan Kaçınmak
♦ Aklı başında kişi hoş olanın değil, acı vermeyenin peşindedir. – Aristotales – // Mutlu Olma Sanatı kitabına göre özünde mutluluk değil, acı daha gerçek bir konu. O yüzden insanlığın o hedeften bu hedefe mutluluk peşinde koşması değil acılardan mümkün mertebe kaçması daha akılcı bir yaklaşım olarak görülüyor.
♦Mutluluk bir rüyadır, acıysa gerçek. – Voltaire
♦Kötülükten kurtulmak isteyen, her zaman ne istediğini bilir; sahip olduğundan daha iyisini isteyen bakarkördür. – Goethe // Bu da açıkçası kafamı karıştırmadı diyemem. Gerçi kısaca diyor ki kötü bir durumun varsa ondan kaçın, durumu değiştir; ama kötü bir hal içinde değilsen sahip olduklarının tadını çıkarmasını bil. Kitapta bu konu çeşitli açılardan ele alınıyor. Hayatımıza zaman zaman lunaparklardaki aynalar gibi gerçek dışı bakabiliyoruz. Olanın kıymetini kaybedince anlayabiliyoruz “bakarkörlük” burada başlıyor.
♦Zor zamanlarda itidalini korumayı, güzel anlarda da aşırı sevincini dizginlemeyi hatırla. – Horatius
Kıskançlık
♦Başkasının mutlu olması seni rahatsız ediyorsa asla mutlu olamazsın. – Seneca- // Mutlu Olma Sanatı kitabında geçen şu cümle de hoşuma gitti: “Hiçbir şey kıskançlık kadar uzlaşmasız ve acımasız değildir. Yine de kıskançlık uyandırmak için durmaksızın çaba harcarız!” O kadar rekabetçi bir dünyanın içindeyiz ki ilkokuldan itibaren yarış atı gibi sınavlara giriyoruz. Sosyal medya ile birlikte histerik şekilde kıyaslama yapıyoruz. Bilinçsiz aileler çocuklarının yüzüne de vuruyor bu kıyaslamaları. Başkasının mutluluğuna karşı en ufak bir hasetlik duyduğumda eğer bu hissimi fark edebiliyorsam kendimi uyarıyorum.. Mutluluk “sınırlı” bir kaynak değil. Birinin mutlu olması benim mutluluk ihtimalimi azaltmıyor. Başkalarının mutluluğundan keyif alabilmek erdemli ve huzurlu bir his. Ama günümüz dünyasında kıskançlığa ket vurmak hiç kolay değil.
Tatminsizlik
♦Yorulmaksızın arzudan arzuya koşarız ve elde ettiğimiz her tatmin, vaat ettiği kadar bizi tatmin etmeyip çok geçmeden çoğunlukla utanılası bir yanılgı olarak belirdiğinde Danaos kızlarının fıçısına su doldurduğumuzu fark etmeden sürekli yeni arzulara koşarız. – Arthur Schopenhauer // Mutlu Olma Sanatı kitabında bu kesiti okuduğumda Danaos kızlarının fıçısının mitolojide yer alan trajik bir hikaye olduğunu öğrendim. Kısaca Danaos kızları: Hades’in ülkesinde delikli bir fıçıyı sonsuza dek suyla doldurmak için cezalandırılmışlardır. Bu metafor beni hem güldürdü hem de üzdü diyebilirim. Sürekli bir şeyler “isteme” halimiz var. Hepimiz ilk cümlede bahsi geçen hissi yaşamışızdır. Bir şeyi çok isteriz, o konu için uğraşırız didiniriz. Ve elde ettiğimizde o konunun sağladığı mutluluk oranının çok kısa bir zaman dilimini içerdiğini deneyimleriz. O yüzden “mutlu olmak istiyorsan: ol” sözü de hoşuma gider.
♦Bu konu için Mutlu Olma Sanatı kitabında Lucretius’un şu cümlesi geçiyor; Ne değerli oluyor elde etmediklerimiz. Bir kere de elde ettik mi, başka şeye yöneliyor tutku. Dinmez, onulmaz bir susuzlukla bağlıyız yaşama.
♦Mutlu Olma Sanatı kitabından bağımsız olarak geçtiğimiz günlerde televizyonda bir programa denk geldim. Muhabir küçük bir ilde işlek bir kokoreççi dükkanın sahibiyle konuşurken “ee bundan sonra ne istiyorsun işleri büyütecek misin?” sorusunu yöneltti, adam “yoo burdan memnunum” yanıtını verince o kadar hoşuma gitti ki. Neden sürekli işi büyütmek zorundayız? Neden sürekli daha iyisini hedeflemek zorundayız? Adam açmış dükkanını ve memnun. Dünya yaşadığı ülkeden, yaşadığı şehirden, çalıştığı işten, ailesinden, evliliğinden, bekarlığından memnun olmayanlarla dolu. O kadar az duyuyoruz ki “yoo burdan memnunum” cümlesini, bir tatminsizlik duymamasına şaşırdım.
♦Göğsünü saran zincirleri kırıp sızlanmayı kesen kimse, ruhunun en büyük kurtarıcısıdır. – Ovidus
Mevcut Durumu Kucaklamak
♦ Sahip olmadığımız şeylere bakarken “benim olsaydı nasıl olurdu” diye düşünme eğilimindeyiz ve böylece yokluğu hissederiz. Oysa bunun yerine sahip olduğumuz şeyler için sık sık şunu düşünmemiz gerekirdi: “bunu kaybetsem ne olurdu?”
♦ İnsan istemeyi aklından geçirmediği malların yokluğunu kesinlikle hissetmez, bunlar olmaksızın da tümüyle memnundur, öte yandan yüz kat daha fazlasına sahip bir kişi istediği şey onda olmadığı için kendisini mutsuz hisseder. Arthur Schopenhauer
♦ Niçin ruhunu zorluyorsun ebedi planlar için çok güçsüz. – Carmina II
♦ Önemli olan; hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır. – Platon
♦ Mutluluk kendine yetenlerindir. – Aristotales
♦ İnsan neşeliyse, neşeli olmak için her açıdan nedeni olup olmadığını düşünerek kendinden izin istemez. Zira neşe asla uygunsuz bir zamanda gelmez. Bu arada hiçbir şeyin keyfe dışsal mutluluklardan daha az, sağlıktan daha fazla katkıda bulunmadığı kesindir. Bu nedenle sağlığı her şeyin üzerinde tutmalıyız. (Nihayet her gün en az iki saat açık havada hızlı hızlı hareket edilmelidir) -Arthur Schopenhauer sağlık konusuna Mutlu Olma Sanatı kitabında pek çok kez yer veriyor.

Mutlu Olma Sanatı Altı Çizili Notlar
Mutlu Olma Sanatı kitabına göre mutluluğu etkileyen 4 önemli konu var;
- En başta neşeli bir mizaç.
- Ama öncelikle neredeyse vazgeçilmez olan beden sağlığı.
- İç huzuru. – Anlayışlı olmak mutluluğun ana parçasıdır. (Sophokles)
- Ve dışsal etmenler.
Fransızca sözler;
- Chaque fou a sa marotte. – Her delinin kendi şapkası vardır.
- Le bonheur n’est pas chose aisee: il est tres difficile de le trouver en nous, et impossible de le trouver ailleurs. – Mutluluk kolay değil, içimizde bulmak çok zor, başka yerde bulmaksa imkansız.
Mutlu Olma Sanatı – Hayat Kuralı 18
Hiçbir ani durum karşısında büyük coşkuya ya da büyük kedere izin vermemek: Çünkü şeylerin değişebilirliği durumu her an tümüyle yeniden şekillendirebilir. Buna karşılık mevcut anın tadını hep olabildiğince neşeyle çıkarmak: Bu hayat bilgeliğidir. Oysa çoğu zaman tam tersini yaparız. Gelecek için yaptığımız planlar ya da geçmişe özlem bizi durmaksızın öyle meşgul eder ki mevcut an neredeyse hiçbir zaman hiçbir şeyiyle dikkat çekmez ve ihmal edilir. Yine de kesin olan bir tek odur; buna karşılık gelecek, hatta geçmiş bile neredeyse her zaman düşündüğümüzden farklıdır. Böylece tüm hayat boyu kendimizi aldatırız. Mutluluğumuzun sahnesi, mevcut andır. Bununla birlikte bu mevcut an, her an geçmişe dönüşür ve o zaman da sanki hiç olmamış gibi önemsizleşir.
Mutlu Olma Sanatı Hayat Kuralı 31
Mutluluğumuzun en az onda dokuzu yalnızca sağlıktan kaynaklanır. Zira neşeli bir ruh hali her şeyden önce sağlığa bağlıdır: Sağlık yerindeyse en elverişsiz, en düşmanca dış koşullar, hastalık durumunun nahoş ya da endişeli noktaya getirdiği en mutlu koşullardan daha katlanabilir görünür. İnsanın aynı şeyleri hastayken nasıl gördüğüyle sağlıklı ve neşeli gününde nasıl gördüğü karşılaştırılsın. Bizi mutlu ya da mutsuz eden, aslında deneyimle dışarıdan ilişkili şeyler değil bunları kavrama şeklimizdir. Ayrıca sağlık ve ona eşlik eden neşe her şeyin yerini alabilir fakat hiçbir şey onların yerini alamaz. Nihayetinde onlar olmadan dışarıdan gelen herhangi bir mutluluğun tadını çıkarmak mümkün değildir, bu yüzden mutluluk hasta insan için mevcut değildir. Sağlık olduğunda her şey bir zevk kaynağıdır. Bu nedenle sağlıklı bir dilenci, hasta bir kraldan mutludur. Şu halde insanların birbirlerine başka şeyler yerine her daim sağlık durumlarını sormaları ve esenlik dilemeleri sebepsiz değildir. Zira mutluluğun onda dokuzu budur. Sonuç olarak aptallıkların en büyüğü, sağlığı feda etmektir, her ne için olursa olsun: İş için, şöhret için, terfi için, şehvet ve anlık zevkler için. Tersine: Ne var ne yoksa, her zaman sağlığın ardından gelmelidir.
***
Başta da belirtiğim gibi ben kitabı çok sevdim. Hatta iki kısa klasik daha almıştım; Herman Melville-Katip Bartleby ve Gustave Flaubert-Saf Bir Yürek; onları da bu kadar beğenirsem Can Yayınları’nın tüm kısa klasiklerini büyük iştahla okuyabilirim.
İnsan; Mutlu Olma Sanatı kitabını okuduğunda, yazarın ve düşünürlerin sözlerine göz attığında çok geçmiş yıllarda aslında hayata dair konuların zaten çözüldüğünü, sanıldığı kadar da karmaşık bir hayatımız olmadığını düşünüyor. Fakat filozoflar içinde bulunduğumuz dönemi görse oturur ağlardı sanırım. 2000’li yıllarda yaşayıp Arthur Schopenhauer’un 1800’lü yıllarda çözdüğü şeyleri hala özümseyememek, sürekli o arayıştan bu arayışa koşmak trajikomik.
Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir;
- Mutlu Yaşam Üzerine – Seneca
- Epiktetos – Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir
- Ermiş Kitabı İncelemesi
- Şimdi’nin Gücü
- Dört Anlaşma
- En İyi İnce Kitaplar Listesi
- Mutluluğun Kitabı
Soru ve görüşleriniz için; İletişim sayfasından ya da yorum kısmından bana ulaşabilirsiniz.