Aylık Hedefler – Eylül 2022

İtiraf etmek gerekirse bugün Eylül hedefleri yerine Yale Üniversitesi’nin Coursera’daki The Science Of Well-being eğitimine dair yazacaktım, fakat bitmedi ve içime sinen bir yazı olsun istiyorum. Eğitimi epey şaşırarak izliyorum ve günlük rutinleri ya da hayata bakış açımızı değiştirebileceğini düşündüğüm için yazıyı mutlaka okumanızı isterim.

Not: En geç haftaya Pazar yayınlarım; ama yazıların en alt kısmındaki abone alanından ücretsiz abone olmanız halinde yeni yazılar yayınlandığında bildirim maili ulaşacaktır. 

Bkz. Günü Planlamak İçin Öneriler

Sonbaharı Güzel Kılan 7 Madde

Tüm o romantik, şiirsel sosyal medya paylaşımlarının gülü Eylül ayı kapıda. 🙂 Yazı bitiriyoruz, hiç kolay değil. 🙂 O yüzden aylık hedeflere geçmeden sonbaharı güzel kılan 7 maddeden bahsedeceğim.

Benim sonbahar ve kışı sevmem Anne With An E dizisini izlememle başladı. Yıllardır evimin dibinde duran Validebağ Koru’yu bu dizide gördüğüm sonbahar görselleri ve Anne’in kışı seven o inanılmaz enerjisi sebebiyle keşfetmeye başladım. Sonra sonra Koru’nun hayatımdaki en güzel mekanlardan biri olduğunu fark ettim. Doğayla başbaşa ya da arkadaşlarımla(ama en çok başbaşa) o kadar meditatif anlar biriktirdim ki İstanbul gibi bir beton yığınının içinde ne kadar şükretsem az.

1)Konsantre Olmak

Sonbaharı güzel kılan detaylardan biri yazın bitmesi. 🙂 Kabul edelim ki yaz hepimize iyi gelen, tatillerle dolu bir mevsim. Fakat çok fazla bölünüyoruz ve bir rutin oturtmak kolay değil. Rutinler inşa ederken en önemli konu süreklilik sağlamak. Bir kez ipin ucunu kaçırdığımızda tekrar aynı motivasyonu ve gücü kendimizde bulup rutine dönmek çok zor olabiliyor. Bu yüzden sonbahar itibariyle daha kesintisiz dönemlere giriş yapıyoruz.

2)Eve Dönmek

Eve dönmek derken tatilden dönmeyi kastetmiyorum aslında. Havaların serinlemesiyle birlikte pencerelerin kapandığı, evde yaza göre daha fazla kışa göre daha az vakit geçirilen bir döneme giriyoruz.

Ben son yılların popüler kelimesi olan cozy kavramını seviyorum. Evde atmosfere uygun mumlar, uçucu yağlar olmasını, dekorasyonda yaptığım minik değişiklikleri, koruya gidip kozalak toplamayı vs. seviyorum.

Bkz. Sonbaharı Mutlu Karşılamanın Çaresi: Hygge

3)Egzersiz Yapmak

Bence egzersiz için ideal mevsim sonbahar.  Yazın evde yoganın çok zorlaştığı bir dönem, ama sonbahardan itibaren her an evde egzersiz yapılabiliyor. Hava serinlemeye başlayıp, henüz yağmurlar çok fazla bastırmadığı için yürüyüş, koşu gibi aktiviteler için de müthiş teşvik eden bir zaman dilimi.

4)Doğadan İlham Almak

Sonbahar mindfulness için de mükemmel bir mevsim. Doğanın farkına varmamak mümkün değil. Beton yığınlarının arasında bile sararan yaprakları; değişimi, dönüşümü görebiliyorsunuz. Çıtırdayan yaprakların üzerinde yürüyüp o sese kulak kesilebiliyorsunuz.

Bir ağacın gövdesini, dışarı taşmış köklerini, kuşları gözlemlemek insana bir pratik sağlıyor. Doğayla haşır neşir oldukça etrafımdaki güzellikleri daha sık fark edebildiğimi gözlemliyorum. Zaman zaman yanımda olan kişilere “şu ağacın dalına baksana ne kadar güzel” gibi şeyler söylediğimde “hiç fark etmemiştim” yanıtı alabiliyorum. Halbuki aynı yerden her gün geçip gözümüzün önündekileri görmüyoruz.

Ek olarak sonbahar Türkiye iklimi için bir nevi yaza veda mevsimi. Pastırma sıcakları, güneşin son göz kırpışları yaşanıyor ve kışa gireceğimizi bildiğimiz için güneşli havalar çok daha kıymetli oluyor bence.  Bu da mutluluğun temel öğelerinden biri olan tadını çıkartma yetisini geliştiren bir konu.

5)Yeni Kararlar

Doğa ile birlikte biz de dönüşüyoruz. Tuhaf bir şekilde saçlarımın ağaç yaprakları misali en çok döküldüğü mevsim sonbahar. Yazın kurslar bile kapalı olabiliyor. Yeni bir şeylere başlamak pek mümkün değil. Yarattığımız bu boşluk halinden sonra herkesin şehrine geri dönüş yaptığı, vızır vızır çalışmaya başladığı bir döneme giriliyor Eylül’de. Ben genel olarak en iyi başlangıçlarımı, kararlarımı, süreklilik sağladığım eylemlerimi Eylül, Ekim döneminde alabildim. Örneğin IELTS‘e geçen yıl Eylül’de çalışmaya başladım. Günlük tutmaya ve yogaya bir Ekim günü karar vermiştim.

Yeni kararların öncüsü olarak görüyorum Eylül’ü. Siz de o enerjiyle girin bu sonbahara. Yeni yıl kararlarından bile daha etkili olduğunu düşünüyorum. 🙂

6)Sessizlik

Çok gürültülü bir ülke değil miyiz? Sonbahara girişte en sevdiğim şey şüphesiz camı kapıyı örtmek. 🙂 İstanbul’da bir binanın en üst katında oturuyoruz. Gecenin 4’ünde yan bahçede öten horozun sesiyle uykudan sıçramaktan, saatlerce durmaksızın öten martılara, okulları tatil olan çocukların gürültülerine, Antalya’da cırcır böcekleri ve otellerin korkunç müzik listelerine kadar yaz mevsimi çok çok çok gürültülü bir mevsim. Ve ben bu konuda biraz da obsesif biri olarak gürültüden nefret ederim.

Yani elbette ki kuş seslerini, dalga seslerini seviyorum. Doğa seslerine daha toleranslıyım. Ama durmaksızın ve çılgınca olanları değil. 🙂

7)Moda

Bu da eşantiyon madde, bence sonbahar, kış modası çok daha keyifli. Siyahlar, kahve tonları. Botlar, çok sevdiğim sweatshirtler, deri mont. Moda yönünden missssssss gibi mevsim. İşin yaza doğru gelen kilo baskısına değinmeyeceğim. 🙂

Eylül Hedefleri

Gelelim Eylül hedeflerime. Ekim’in ortalarında Londra’ya mastera gideceğim için Eylül benim son tatil ayım.(Temmuz sonu istifa etmiştim.)

Ağustos ayım hiç planladığım gibi gitmedi. Korona oldum ve yaklaşık 10 gün evden çıkmadım, bir otel planımız iptal oldu ve koronayı atlattıktan sonra ailemin yanına Antalya’ya gelerek burada kalış süremi Eylül ortalarına kadar uzattım. Ek olarak hala uyuz uyuz öksürük krizleriyle korona etkilerim de devam ediyor. -Maske, mesafe, hijyen- :p

Hazırlıklar

Ben birkaç ay önce kendime ay bazında to-do listesi çıkarmıştım. Çünkü takip etmem gereken çok fazla şey vardı ve zihnimde tutmak bende “bir şeyleri atlarım” kaygısı yarattığı için hepsini one-note uygulamasına yazmıştım.

Bu notlara baktığımda Eylül’de kabarık bir to-do listem var. Seyahat için son hazırlıklarımı tamamlayacağım. Master esnasında küçücük yaşam alanım olacağı için minimalizm, bir yıllık seyahat planlaması gibi içerikler izleyeceğim. Keyfi minimalistliğim yerini zorunlu minimalizm tecrübesine bırakacak. 🙂  Belki Eylül döneminde bu konularda izlediğim/okuduğum şeyleri derleyerek içerik de üretebilirim.

Yürüyüş

Ağustos’un son günlerinde sabahları annem ve babamın deniz yürüyüşlerine daha düzenli katılıyorum. Yürürken telefonlarımızı evde bırakıyoruz. Yaklaşık kırk dakika sahil kenarında yürüyüp, bir saate yakın da denizde vakit geçiriyoruz.

Bu telefonsuz saatler ruhumu dinlendirdiğimi hissediyorum. Sessizce düşünmek, kuma ve tuzlu sulara kendimi bırakıp bütün elektriği atmak çok iyi geliyor.

Yürüyüş disiplinimi İstanbul’a döndüğümde de sürdüreceğim. 40 dakika-1 saat arası yürüme planım var. Ki master döneminde de yürüyüş ve egzersizin önemli bir parçam olmasını istiyorum.

Günlük

Korona bittikten sonra günlüğümü düzenli yazmaya döndüm. Bir süredir 3 sayfa yerine 2 sayfa yazıyorum. Yeterli ve dozunda geliyor. Eylül ve sonraki aylarda da günlük yazmaya devam edeceğim. Her aylık hedef yazısında bu konuyu paylaşmayabiliyorum; ama bu cepte.

Sessizlik Anları

Günde 10-20 dakika mata oturup, bazen Spotify’daki meditatif müzikler listemi dinlemeyi bazen içimden geldiği gibi meditasyon ve Nefes Egzersizleri yapmayı planlıyorum. Genel olarak kahvaltı öncesinde bunu yapacağım. Ama bazı günler uyku öncesine de kalabilir. Sessizlik anları yaratıp ne hissediyorum, neye ihtiyacım var yoklamayı istiyorum.

***

Umarım Eylül size buruk hisler yerine yeni ay, yeni mevsim enerjisi getirir. Doğayla uyumlandığınız bir ay olsun, sevgiler!

Hizmetler:Profesyonel Koçluk almak ister misiniz?

Soru ve görüşleriniz için; İletişim sayfasından ya da yorum kısmından bana ulaşabilirsiniz.