Senenin ilk Londra içeriği ile merhabalar! Yaklaşık bir buçuk senedir bu şehirde yaşıyorum. Favorilerim hala değişiyor; ama bugün Londra’da modumu değiştiren birkaç yeri yazacağım;
1)St. James Park
Kaynaklara göre Londra’nın yaklaşık olarak %40’ından fazlası yeşil alan. Şu an bir çırpıda aklıma gelen onlarca park var. Fakat Londra’ya taşındığımda ilk gittiğim park St. James Park’tı ve o günden bugüne hep favorim olarak kalmaya devam etti. Peki neden?
- Öncelikle minik göleti, ördekleri, sincapları, kuş sesleriyle çok huzurlu parklardan biri.(gerçi hemen hemen hepsi huzurlu)
- Oldukça merkezi bir konumu var. Bu park dahil edilerek birkaç ayrı yürüyüş rotası takip edilebilir. Buckingham Palace-St. James Park-Westminster-Trafalgar-Covent Garden-Leicester-Soho rotası bunlardan biri.
- Minik gölet üzerindeki Blue Bridge’i seviyorum. Bir tarafında London Eye ve Paris mimarilerini andıran bir manzara, diğer tarafında ise Buckingham Palace gözüküyor.
2)National Gallery
Londra’da en aşık olduğum, sanata olan ilgilimi geliştiren galerilerden biri.
- Trafalgar Meydanı’nın göbeğinde, oldukça merkezi konumu var.
- Ücretsiz olarak Van Gogh’tan Monet’ye, Turner’dan Da Vinci’ye onlarca ünlü ressamın eserlerini görebiliyorsunuz.
- İç dizaynı muhteşem. Gezmekten, eserlerin önünde oturup dinlenmekten, kafesinde bir şeyler yemekten, dükkanında uzun uzun vakit geçirmekten çok keyif alıyorum.
- Düşünün ki tezimi bitirip yüklediğimde kendime hediye olsun diye deli gibi yağmur yağmasına rağmen bu galeriye gitmiştim.
3)Borough Market
Şunu fark ettim, ne zaman uzun süreli bir seyahate çıksam seyahat öncesi ve sonrası Borough Market’a uğruyorum. 🙂 Ne zaman tek başıma sıkılmayacağım bir aktivite düşünsem aklıma ilk gelen yerlerden biri oluyor.
- Londra’nın hemen hemen tüm sokak marketlerini gezdim. Bazıları o kadar keşmekeş gözüküyor ki durup bir şey yemek istemiyorum. Ama Borough Market feci şekilde iştahımı açan yerlerden biri.
- Çok kalabalık olsa da marketin iç dizaynı, standların özenleri bir albeni yaratıyor. Benim gibi midesine deli gibi düşkün biri olarak istridyeden sıcak şaraba, bundan paellaya onlarca yemek seçeneğine erişmek müthiş.
- Yine çok merkezi yerlerden biri. Borough Market’tan sonra Bankside tarafına geçip keşifler yapmayı, Tate Modern’e ve oradan da Millennium Bridge’i geçip St. Paul’e yürümeyi seviyorum. Yine Borough Market’tan sonra King’s College’a uğramayı, Tower Bridge’e ve St. Dunstan in the East Garden, Leadenhall Market istikametini yürümeyi de çok seviyorum.
4)Columbia Road Flower Market
Ne yapacağımı bilemediğim her Pazar buraya gidebilirim. 🙂 Pazar günleri harika bir bitki satış sokak marketine dönüşüyor.. Bitkiler zaten ilgi alanım, satın almasam bile bitki severlerle birlikte o kalabalığın içinde dolaşmaktan, incelemekten keyif alıyorum. Buradan çıkıp Shoreditch, Spitalfields sokaklarında yürümek, Old Spitalfields Market’a uğramak da keyifli.
5)Hampstead
Ben genel olarak yaşadığım her semte ve şehre çok bağlanırım. Bu çocukluğumdan bu yana oturduğum tüm ev ve semtler için geçerli. Londra’da bir sene North Greenwich’te yaşadım, Hampstead’te ev bulmadan önce orayı da çok seviyordum ve ayrılmak istemiyordum. 🙂 Ki North Greenwich’te hiçbir şey yoktur, İngiltere semti gibi değil; yine de benim için müthişti.
Ama Hampstead sokaklarında yürürken kendimi cimcikleyip “bu gerçek mi diye” düşünüyorum çoğu zaman. Her bir ev, her bir sokak muhteşem bir mimariye sahip.
6)Victoria & Albert Müzesi
Turistik olarak paylaşımlara baktığımda British Museum ve Natural History Museum daha popüler sanırım Londra’da. Ama favorim ve yine modumu değiştiren, bıkacağımı düşünmediğim müzelerden biri de Victoria & Albert Müzesi.
- Eser yelpazesi çok geniş. Hala istediğim detayda gezmedim.
- Muhteşem bir mimarisi var.
- Henüz çalışma fırsatı bulmadığım, haftanın belirli gün ve saatlerinde açık olan çok estetik bir kütüphaneye sahip.
- Bir o kadar muhteşem bir iç dizaynı ve ikonik yeme-içme alanı var. Alışveriş kısmı da başarılı.
- Buradan çıkıp Chelsea sokaklarını keşfedebilirsiniz.
7)Liverpool Street-Shoreditch Civarları
Yazımın başlığı modumu değiştiren yerlerdi, Liverpool Street-Shoreditch tarafları benim için öyle. Hipster bir havası var. Camden da öyle belki; ama yıldızım bir türlü barışmadı.(sevmiyor değilim de, bayılmıyorum) Shoreditch civarları bana yer yer İstanbul sokaklarını da hatırlatıyor. Çok güzel yeme içme mekanları, oldukça canlı bir hali var.
Ama canlılığı büyük ihtimalle Londra’da yaşayan kişiler oluşturuyor. Çünkü 3-5 günlük bir gezide kimsenin buraya vakit ayıracağını düşünmüyorum. Londra’ya ikinci kez gelen biri de Oxford, Cambridge, Edinburgh, Cotswolds gibi gibi şehirlere vakit ayıracaktır. Belki üçüncü ziyaretten sonra alternatif Londra semtlerine zaman kalır. Bu civarlar da tam olarak o alternatif yerlerden. 🙂
8)Old Royal Naval College
Aslında bir yıl North Greenwich’te yaşadığım için genel olarak Greenwich modumu değiştiren ve her sıkıldığımda koşarak gittiğim yerlerden biri. Şu sıralar ayrı düşsek de yaza doğru daha çok uğrayacağımı düşünüyorum.
Çünkü Old Royal Naval College’ın olduğu kısımlar gerçekten büyüleyici. Genel olarak Thames Nehri’nin bir cazibesi yok. Özellikle de İstanbul gibi bir şehirden gelince, çamurlu nehir manzarası sinir bozucu olabiliyor. Ama Greenwich’te o deniz mavisi hasretini gidermek mümkün. Özellikle güzel havalarda Trafalgar Tavern’de bir şeyler içmek modu otomatik değiştiren aktivitelerden biri. Akşamları Canary Wharf’taki gökdelenlerin ışıl ışıl manzarası da çok keyifli.
Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir;
- Tower Bridge-St. Paul’s Katedrali
- Camden & Primrose Hill
- Trafalgar-Covent Garden ve Fazlası
- Soho Londra Yürüyüş Rotası
- Londra’nın En Renkli Sokakları
- Londra’da Rengarenk Yürüyüş Rotası-Chelsea
- Notting Hill Londra – Instagramlık Yerler
- Hampstead Gezisi : Burada Yaşanır!
- Greenwich Gezi Rehberi
Hizmetler: Koçluk almak ister misiniz?
Soru ve görüşleriniz için; İletişim sayfasından ya da yorum kısmından bana ulaşabilirsiniz.
6 Replies to “Londra’da Modumu Değiştiren 8 Yer”